 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2000/5204
K: 2000/5659
T: 3.7.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TESBİT DIŞI BIRAKILAN YERLERİN KAZANILMASI
- 10 YILLIK HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
Karar Özeti: Dava konusu taşınmaz tesbit dışı bırakılan yerlerden olup, tesbit dışı bırakma işlemide bir kadastro işlemi ise de, tesbit işlemi değildir. Ortada düzenlenmiş bir tutanak nede kesinleşme olayı söz konusu değildir. Bu sebeple tesbit dışı bırakılan yerler hakkında 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi uygulanamayacağından mahkemenin red karan isabetli değildir, iddia ve savunma ile ilgili tüm deliller toplanarak, ayrıca MK. nun 639/1-3 ve 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi hükmündeki koşullarda ilan ve miktar araştırması unsurlarıyla birlikte yerine getirildikten sonra toplanan deliller tartışılıp sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3,14)
(743 s. MK. m. 639/1-3)
Sultan ve müşterekleri ile Hazine ve K... Köyü Muhtarlığı aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (Kadirli Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 15.7.1999 gün ve 941-451 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacılar 1974 yılında yapılan kadastro tespitinde 325 parsel numarası ile kendi adına tespit ve tescil olunan taşınmazın Güneyinde kalan ve kadastro sırasında yol olması nedeniyle tespit dışı bırakılan taşınmazın adına tescili ile 325 parselle birleştirilmesine karar verilmesi istemiyle tescil davası açmıştır. Mahkemece 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiğinden bahisle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın 1974 yılında yapılan kadastro işlemi sırasında yol olarak tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu dosya kapsamı ve eksikten istenilen belgelerden Kadastro Müdürlüğünün cevabi yazılarından anlaşılmaktadır. Mahkemece dava hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedenine dayanılarak reddedilmiştir. 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi hükmüne göre tutanaklarda belirtilen haklara sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanılarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz." Yasa hükmünden açıkça anlaşılacağı üzere 10 yıllık hak düşürücü süreden söz edebilmek için öncelikle davaya konu taşınmaz hakkında tutanağın düzenlenmiş olması, taşınmaz üzerindeki hakkın ve hak sahibinin belirlenmesi ve tutanağın kesinleşmiş olması ve kesinleştikten sonrada tespitten önceki sebebe dayanılmak koşuluyla dava tarihine kadar 10 yıllık sürenin geçmiş olması gerekir. Dava konusu taşınmaz yukarıda açıklandığı gibi tespit dışı bırakılan yerlerdendir. Her ne kadar tespit dışı bırakma işlemide bir kadastro işlemi ise de, tespit işlemi değildir. Zira açıklandığı gibi ortada ne düzenlenmiş bir tutanak nede bir kesinleşme olayı söz konusu değildir. Bu sebeple tespit dışı bırakılan yerler hakkında 3402 sayılı Yasanın 12/3. maddesi uygulanmayacağından mahkemenin bu nedene dayanan gerekçe ve ret kararında isabet bulunmamaktadır. İddia ve savunma ile ilgili tüm deliller toplanarak, ayrıca, MK.nun 639/1-3 ve 3402 sayılı Yasanın 14. maddesi hükmündeki koşullarda ilan ve miktar araştırması unsurlarıyla birlikte yerine getirildikten sonra toplanan deliller tartışılıp sonucuna göre işin esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, davanın hak düşürücü süreden reddedilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve 1.370.000.-lira peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine 3.7.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.