 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 2000/2572
K: 2000/3522
T: 27.4.2000
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ZİLYETLİK YOLUYLA EDİNME
- HAZİNE ADINA BELİRTME YAPILMASI
- ORMAN DIŞINA ÇIKARTILMA
Karar Özeti: 4753 sayılı Yasa hükümlerine göre hazine adına belirtme yapılan veya hükmen orman dışına çıkartılan taşınmazlar ancak belirtme tarihine kadar veya orman dışına çıkartılmasına ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten sonra imar ihya edilip yirmi yıl süreyle iktisap edilmesi ,halinde kazanılabilir.
(4753 s. ÇTK.)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(5602 s. Tapulama K.)
Halil İbrahim ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Söke Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 11.11.1999 gün ve 583/750 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.:
Davacı, 1556 parselin tapu kaydının iptali ile adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine vekili davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu 1556 parsel 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca oluşturulan 79 nolu Toprak Tevzi Komisyonunca, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan delicelik, taşlık bir yer olduğu, davacı tarafından ihya edilerek tarım arazisi haline getirildiği açıklanmak suretiyle zeytinlik niteliği ile 17.6.1971 tarihinde Hazine adına belirtilmiş ve bu belirtmeye dayanılarak 3.5.1972 gün ve 1521 yevmiye numarası ile tescil edilmiştir. Davacı, Delicelik niteliğinde bulunan bu taşınmazı 1935 yılında imar ve ihya etmek suretiyle kültür arazisi haline getirdiğini, belirtme tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile tasarrufda bulunduğunu ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur. Mahkemece belirtme tarihine kadar kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık konusu taşınmaza ait tapu kaydı 4753 sayılı Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu ve ek ve tadilleri uyarınca tesis edilmiş bulunduğuna ve bu yolda oluşturulan kayıtlara karşı açılacak davalar herhangi bir hak düşürücü süreye bağlı olmaksızın her zaman açılabileceğine göre davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir. İşin esasına gelince: Dosya arasında bulunan tapulama tutanağına göre Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşlık ve delicelik yerlerden olan bu taşınmazın 1955 yılında Hakkı Oğlu Mehmet tarafından imar ve ihya edilerek kültür arazisi haline getirildiği sabit ise de, ihya olgusunun 4753 sayılı Kanunun yürürlük tarihinden sonra yapılmış olması nedeniyle 5602 sayılı Tapulama Kanunu hükümleri uyarınca 5.6.1956 tarihinde Hazine adına tesbit edilmiş, itirazı komisyonca reddedilen orman idaresinin Söke Arazi Kadastro Mahkemesine açmış olduğu tesbite itiraz davası sonunda 23.11.1959 gün 34/856 esas ve karar sayılı hükümle dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olması nedeniyle tesbit dışı bırakılmasına karar verilmiştir. Daha sonra bu yerler 6831 sayılı Orman Kanunu hükümleri uyarınca yapılan Orman Kadastro çalışmaları sonunda dava konusu taşınmaz orman sınırlama hattı dışında bırakılmış ve bu işlem 1969 yılında kesinleşmiştir. Az önce de açıklandığı üzere 1971 yılında da .Toprak Tevzi Komisyonunca Hazine adına belirtilmiştir. Bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla kazanılabilmesi için tapulama tesbit tarihi veya Çiftçiyi Topraklandırma Kanunu uyarınca yapılan belirtme tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edilmiş olması gerekir. Bu yerde ilk defa 1956 yılında tapulama çalışmaları yapılmış taşınmaz Hazine adına tesbit edilmiş ise de yukarıda tarih ve sayısı açıklanan mahkeme hükmü ile orman olarak tesbit dışı bırakılmıştır. Kesinleşen mahkeme hükmüne göre taşınmazın tesbit tarihinden önce orman olarak kabulü gerekir. Bu yer ilk defa 1967 yılında Orman Kanunları hükümleri uyarınca yapılan orman kadastrosu sınırları dışında bırakılmış ve bu işlem 1969 tarihinde kesinleşmiştir. Kesinleşen mahkeme hükmü karşısında dava konusu taşınmaz orman sınırlandırmasının kesinleştiği tarihe kadar orman sayılan bir yerdir. Ancak sınırlandırmanın kesinleştiği tarihten itibaren böyle bir yer imar ihya ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla kazanılabilir. Her ne kadar yerel bilirkişi ve tanıklar; bu tarihten önce davacı tarafından ihya edildiğini ve 20 yıldan fazla süre ile tasarrufda bulunduğunu bildirmiş iseler de yukarıda açıklanan gerekçeler ve sözü edilen belgelere göre yerel bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Orman sınırlandırmasının kesinleştiği tarihten, 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca belirtmenin yapıldığı tarihe kadar da kazanma süresi geçmemiştir. Belirtme tarihinden sonraki zilyetlik de sürede iktisap bakımından hukuken bir değer taşımayacağından davacının bu yeri kazandığı kabul edilemez. Mahkemece yukarıda belirtilen maddi ve hukuki olgulara ters düşen gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması Yasaya aykırıdır. Hazine vekilinin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 27.4.2000 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.