 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/8347
Karar no: 1999/8758
Tarih: 2.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KIYI KENAR ÇİZGİSİNİN BELİRLENMESİ
GÖREV
ÖZET : Kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi kural olarak Adli Yargıya aittir.
Ancak idarece belirlenmiş ve taraflarca itiraz edilmeyerek kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi varsa uyuşmazlığın buna göre çözümlenmesi gerekir.
(3621 s. Kıyı K. m. 21)
(YİBK., 28.11.1997 gün ve 5/3 s.)
Fatma ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Marmara Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 26.12.1996 gün ve 28-143 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Dava konusu 115 ada 22 parsel numaralı taşınmaz dava dışı ve davacı ile kocası adına kayıtlı 12 parsele uygulanan 1980 tarih 13 nolu tescil tapusunun dava konusu taşınmaz yönünü sahil okuması nedeniyle miktar fazlası olarak Hazine adına yazılmıştır. Taşınmazın kuzeyindeki yoldan sonra Marmara denizi bulunmaktadır. Bu durumda taşınmazın deniz kıyısı ile olan ilişkisi üzerinde durulması, kıyıya elatma olup olmadığı, kıyıdan yer kazanılıp kazanılmadığı ve taşınmaza bitişik olan yol ve yoldan sonra gelen bölümün denizden dolma yerlerden olup olmadığı hususu araştırılmalıdır.
Medeni Kanunun 641. maddesi hükmüne göre kıyılar Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerdendir. Bu tür yerlerin zamanaşımı ve zilyetlikle kazanılması mümkün değildir. Kıyı denizin uzantısı (ve mütemmim cüzü) olduğuna göre böyle bir yer özel mülkiyet konusu yapılamaz. Bu itibarla öncelikle kıyı alanının, kıyı şeridinin yani denizin uzantısı sayılan ve halkın kullanımına açık olan, nitelik itibariyle Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan ve kıyı kenar çizgisi ile sınırlanan alanın tesbiti gerekir. Kıyı kenar çizgisi; deniz, tabii ve suni göl ve akarsularda, kıyı çizgisinden sonraki ve kara yönünde su hareketlerinin oluşturduğu kumluk, çakıllık, kayalık, taşlık, sazlık, bataklık ve benzeri alanların doğal sınırını ifade eder. Kıyı kenar çizgisinden kıyı çizgisine kadar olan kısım özel mülkiyete konu olmayan kıyı alanını (kıyı şeridini) oluşturur. Kıyı kenar çizgisinin tespitinin nasıl yapılacağı, başka bir ifade ile tespitte izlenecek yol Yüksek Yargıtay İçtihadı Birleştirme Hukuk Genel Kurulunun 28.11.1997 gün 1996/5 esas, 1997/3 sayılı kararı ile açıklanmıştır. İçtihadı Birleştirme Kararına göre, kural olarak, mülkiyet hukuku yönünden kıyı kenar çizgisinin belirlenmesi görevi adli yargıya aittir. Ancak, 3621 sayılı Kıyı Kanununun 9. maddesi uyarınca idare tarafından belirlenmiş ve kesinleşmiş idari işlemle oluşmuş kıyı kenar çizgisinin bulunup bulunmadığı mahkemece araştırılmalı, kıyı kenar çizgisi ile ilgili idari işlemin usulüne uygun şekilde kesinleşip kesinleşmediği tespit edilmelidir. "Kıyı kenar çizgisi taraflara yazılı bildirilmemiş, bu konuda idari yargıya başvurulmamış veya idari yargı tarafından verilip kesinleşmiş bir karar yok ise idarece belirlenen kıyı kenar çizgisinin kesinleştiğinden söz edilemeyeceği düşünülmelidir" (HGK. 22.9.1999 gün 1999/7-695-622).
İdare tarafından belirlenmiş ve taraflara yazılı olarak bildirilmiş (tebliğ edilmiş) ve tebliğe rağmen yasal süre içerisinde idari işleme karşı idari yargıya başvurulmaksızın veya idari yargı kararı sonucu kesinleşmiş kıyı kenar çizgisi varsa kesinleşmiş kıyı haritasının idareden getirtilerek jeolog ve teknik bilirkişi aracılığı ile mahallinde dava konusu yere uygulanarak taşınmazın kıyı haritası kapsamında kalıp kalmadığının tespiti ile durumunun bilirkişiler tarafından kıyı haritası üzerinde ve düzenlenecek krokide açık ve net bir şekilde ve Yargıtay denetimi ile infaza elverişli şekilde gösterilmesinden ibarettir.
İdarece yapılmış kıyı kenar çizgisinin bulunmaması veya kıyı kenar çizgisine ait idari işlemin yukarıda açıklanan nedenlerle kesinleşmemiş olması halinde, 28.11.1997 tarihli İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı gibi kıyı kenar çizgisinin mahkemece "3621 sayılı Kanunda öngörüldüğü şekilde (3) kişilik bilirkişi kurulu seçilerek, bu bilirkişiler aracılığı ile usulüne uygun şekilde tesbiti gerekir (HGK. 22.9.1999 T. 1999/7-695-622). Bu tespit yapılırken 13.3.1972 tarih ve 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklanan kıyı şeridinin nasıl tespit edileceğine dair kural ve yöntemler ile 17.4.1990 tarih 3621 sayılı Kıyı Kanununun 4. maddesindeki tanımlar ve 9. maddesi hükmü göz önünde tutulmalıdır.
Açıklandığı şekilde varsa idare tarafından belirlenmiş kıyı kenar çizgisine ait haritanın uygulanması, yoksa bu işlerde uzman olan jeolog bilirkişi aracılığı ile tespit edilecek kıyı kenar çizgisine göre dava konusu taşınmazın niteliği belirlenerek uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekir. Bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 2.10.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.