Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/4785
Karar no: 1999/5654
Tarih: 17.6.1999

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
TAPU İPTALİ VE TESCIL
ORMAN VE MERA SAYILAN YERLER
ÖZET : Olayda dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı ve bitki örtüsü üzerinde durulup 6831 sayılı Kanunun / ve ilgili maddelerindeki unsurlar göz önünde tutularak orman sayılan yerlerden olup olmadığı gerekçeli şekilde açıklanmalı ve 3116 ve 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında durumları saptanmalıdır. Öncesi orman olan yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği düşünülmelidir. Mahkemece taşınmazın mera niteliği ve ayrıca orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılıp sonuca göre karar verilmelidir.
(6831 s. OK. m. 1)
(4785 s. OKDK.)
(5658 s. OKEK.)
 
Muharrem ile Hazine ve dahili davalı Vesilenin aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Yenipazar Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 26.11.1998 gün ve 34/69 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacı, satın alma ve eklemeli zilyetlik nedenine dayanarak dava konusu 39 parsel numaralı taşınmaz tapusunun iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı Hazine, yapılan kadastro tespitinin yerinde olduğunu ve davanın reddini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir. Dava konusu taşınmaz, kadastroca yapılan 20.5.1994 tarihli işlemde öncesinin mera ve çalılık olduğu ve bu özellikleriyle kazanılamayacağından bahisle Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Tutanakta açıklanan niteliklerine göre taşınmazın öncesinin mera olup olmadığı ve ormanla ilişkisinin bulunup bulunmadığı yönünden usulüne uygun bir şekilde araştırma yapılması gerekir. Bu husus dinlenen bilirkişi ve tanıklardan sorulmadığı gibi orman yönünden de Yargıtay İçtihatlarında belirtildiği şekilde araştırma yapılmamış ve tutanakta belirtilen çalılık nedeniyle taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılmamıştır.
Bir yerin öncesinin veya hali hazır durumunun tahsisli veya kadim meralardan olup olmadığı ayrı usul ve şekilde araştırmaya tabidir. Zira tahsisli ve kadim meraların oluşumu itibariyle farklılıkları vardır. Tahsisli meralar, yetkili merciler tarafından kamunun yararlanmasına ayrılmak suretiyle ve tahsis yoluyla oluştuğu halde, kadim mer'alar, başlangıcı bilinmeyen bir zamandan beri geleneksel olarak o yer halkının yararlanması suretiyle kamu malı niteliğini kazanırlar. HGK.nun 30.10.1991 tarih 1991/8-427-544 ve 3.5.1995 tarih ve 1995/17-149-502 sayılı kararlarında da belirtildiği gibi bir yerin yetkili bir merci tarafından mer'a olarak tahsis edilmesi, evveliyatı itibariyle o yerin mutlak surette mer'a olarak kabulüne yeterli olmadığı gibi zilyetlikle iktisap iddiasının dinlenmesine de engel değildir. Ne var ki, yetkili merci tarafından bir yerin mer'a olarak tahsisinin yapılmış olması durumunda gerçek kişinin o yerdeki zilyetliği sona ereceğinden mera olarak tahsisin yapıldığı tarih itibariyle kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinme koşullarının saptanması gerekir. Taşınmazın tahsis yoluyla değil de kadim mer'a olduğunun anlaşılması halinde her halükarda kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisabı mümkün değildir. Bu durumda mahkemece yapılacak iş; tahsisli veya kadim mer'a olup olmadığının usulüne uygun şekilde araştırılmasıdır.
Taşınmazın tahsisli mer'alardan olup olmadığı hususu araştırılırken, öncelikle bu yerde mer'a tahsisinin bulunup bulunmadığının Köy Hizmetlerinden sorulması, varsa mera norm kararı ile tahsis tutanağı ve paftası getirtilerek mahallinde uygulanıp nizalı taşınmazın bu belgeler kapsamında kalıp kalmadığı, mer'a norm kararına göre tahsis edilen meranın menşei norm kararından araştırılarak tahsisin mevcut kadim meradan mı, yoksa 4753 sayılı Kanunun 8. maddesine göre Bakanlık emrine geçen yerlerden mi yapıldığı tahkik ve tespit edilmelidir. Taşınmazın öncesinin kadim mera niteliğinde olup olmadığı hususu araştırılırken yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre, komşu köylerden seçilecek yerel bilirkişi ve tanık ifadeleri ve uzman bilirkişi ziraat yüksek mühendisi aracılığı ile tespiti, toprak tevzi komisyonu veya tapu amaca - kadastroca işlem gören yerlerde komşu parsellere ait tutanak ve dayanağı belgeler getirtilerek mahalline uygulanmak suretiyle dava konusu taşınmaz yönünün ne şekilde gösterildiği tespit edilerek nizalı taşınmaz ve çevreleyen komşu taşınmazın mer'a niteliğinde olup olmadığı araştırılarak belirlenmelidir.
Kadastro işlemi sonucunda taşınmazın öncesinin çalılık olduğunun tutanakta açıklanması karşısında ormanla ilişkisinin de araştırılması gerekir.
Bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı hususu araştırılırken de öncelikle o yerde orman tahdidi yapılıp yapılmadığı orman idaresinden sorulmalıdır. Orman kadastrosu yapılan bölgelerde, nizalı taşınmazın bulunduğu bölgeye ait kesinleşmiş sınırlandırma haritası, çalışma ve askı tutanakları getirtilerek bunlar uzman bilirkişi orman yüksek mühendisi ve yerel bilirkişi aracılığı ile mahallinde uygulanmalıdır. Sınırlandırma tutanağı ve haritasında tanımlanan ve gösterilen OTS ve belli sınır noktalarının mahalli bilirkişilerin bilgilerine başvurmak suretiyle yerleri tespit edilmelidir. Sonra harita teknik kurallarına göre röper noktalarıda belirtilmek suretiyle yerine uygulanmalı ve bu uygulama ayrıntılı şekilde uzman bilirkişi rapor ve krokisinde gerekçeli olarak açıklamalı ve ayrıca dava konusu yer tahdit haritası üzerinde tasdikli şekilde gösterilerek belirtilmelidir. Açıklanan hususların yerine getirilmesi keşfin ve Yargıtay denetiminin sağlıklı yapılabilmesi yönünden zorunludur. Zira orman tahdidi yapılan yerlerde bir taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığının tespitinin ancak kesinleşmiş orman tahdit haritasına göre yapılacağı Yargıtayın yerleşmiş ve kararlılık kazanmış içtihatları gereğidir.
Taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidi yapılmamış ise o yerin öncesinin ne olduğu, orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı yönünden araştırma yapılması gerekir. Bu araştırma yapılırken dava konusu taşınmazın ne olduğu ve hukuksal niteliğinin belirlenmesi için varsa ilgili yerlerden memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planları getirtilerek bu belgeler orman yüksek mühendisi uzman bilirkişi aracılığı ile mahallinde uygulanmalı ve taşınmazın bu belgelerde ne olarak gösterildiği ve niteliği belirlenmeli ve bu uygulama sonucu kapsamlı şekilde düzenlenecek krokide işaret edilerek denetlenmeye elverişli biçimde ayrıntılı bilgiyi kapsayan rapor düzenlenmelidir. Raporda ayrıca taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü üzerinde durulup, 6831 sayılı Kanunun 1 ve ilgili maddelerindeki ormanla ilgili unsurlar gözönünde tutularak orman sayılan yerlerden olup olmadığı gerekçeli şekilde açıklanmalı, ayrıca taşınmazın 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümleri karşısında durumu incelenip saptanmalıdır. 3116 sayılı Kanunla sadece Devlet ormanlarının belirlendiği 13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddede sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği, Devletleştirilen ormanlardan bazılarının sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla idareye tabi tutulduğu, iade koşullarının Yasada gösterildiği gözönünde tutulmalıdır.
Öncesi orman olan yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği de düşünülmelidir (HGK.16.10.1991 T., 1991/7-388 E., 498 K.; 16.12.1992 T., 1992/20-673-768;26.4.1995 T. 1995/20-166-423).
Açıklandığı şekilde taşınmazın mer'a niteliği ve ayrıca orman sayılan yerlerden olup olmadığı yönünde gerekli ve usulüne uygun şekilde inceleme ve araştırma yapmadan ve hukuksal niteliği belirlenmeden eksik inceleme ve araştırma ile hüküm verilmesi isabetsiz, temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 17.6.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini