 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/9344
Karar No : 1999/182
Tarih :13.1.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPULU TAŞINMAZLARIN SATIŞ VE
DEVRİNİN GEÇERLİLİĞİ
KARAR ÖZETİ: Medeni Kanunun 634, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddesi uyarınca tapulu bir taşınmazın haricen satış ve devri geçersizdir. Ancak bu gibi taşınmazların satış ve devrinin hukuki sonuç doğurabilmesi için 3402 sayılı Kadastro Kanunun 13/B-b maddesi ile Medeni Kanunun 639/2. maddesinde belirtilen koşulların oluşup oluşmadığının saptaması gerekir.
(743 s. MK. m. 634, 639/2)
(818s. BK. m. 213)
(3402 s. Kadastro K. m. 1 3/B-b)
Davacı - davalılar Akif ve müşterekleri ile davalı - davacı Bilal, davalılar, Hazine, O.... Köyü Muhtarlığı, dahili davalılar Emine ve müşterekleri arasındaki tapu iptali, tescil ve men'i müdahale davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair (Yomra Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 10.6.1998 gün ve 70/34 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili ve Hazine taraflarından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacılar, davalılar adına yazılı bulunan 28.3.1961 gün ve 85 nolu tapu kaydının iptali ile adlarına tapuya tesciline karar verilmesini istemişlerdir. Davalılar, davanın reddine karar verilmesini savunmuşlar, mahkemece davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacılar ile Hazine taraflarından temyiz edilmiştir.
iptal ve tescil konusu tapu kaydı ile ilgili bulunmayan Hazine hakkındaki dava husumet yokluğu sebebiyle red edildiğine ve Yargılama oturumlarında avukat marifetiyle temsil edilmediğine göre, Hazine yönünden kurulan hüküm yasaya uygun bulunmaktadır. Hazinenin temyiz itirazlarının bu sebeple REDDİNE,
Davacıların temyiz itirazlarına gelince: Davacılar uyuşmazlık konusu taşınmazın miras bırakanları Ahmet tarafından 1928 yılına kayıt maliki Mehmet oğlu Osman'dan hariç en satın ve devralındığına, 20 yıldan fazla süre ile taşınmaza zilyet olduklarını, davalıların 28.3.1961 tarihinde taşınmazı tapuda adlarına intikalini sağladıklarını intikalden önce ve sonra taşınmazın kendi tasarrufların altında bulunduğunu tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini ileri sürerek iptal ve tescil isteğinde bulunmuşlardır. Uyuşmazlık konusu taşınmaz Haziran 1315 tarih 1 numarada Mehmet oğlu Osman adına kayıtlı olup dosya arasındaki nüfus kayıt örneğine göre kayıt maliki Osman 1932 yılında ölmüştür. Tanıklar intikal tarihine kadar davacı ve murislerinin taşınmaza zilyet olduklarını bildirmişlerdir. Mahkemece tapu kaydının davalılar üzerine intikal görmesi nedeni ile geçerli bir hale geldiğini ayrıca 3402 sayılı Kadastro Kanunun ve MK.nun 639/2. maddesindeki koşulların oluşmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Tapulu bir taşınmazın haricen satış ve devri MK.nun 634. Borçlar Kanununun 213 ve Tapu Kanununun 26. maddesi karşısında geçersizdir. Ancak yasada belirtilen hallerde tapulu bir yerin veya payın haricen satış ve devri hukuken sonuç doğurabilir. Bu durumda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-b maddesi ve MK.nun 639/2. maddesinde belirtilen koşulların oluşup oluşmadığının gözönünde tutulması gerekir. Her ne kadar mahkemece anılan maddedeki koşulların oluşmadığı belirtilmiş ise de açıklanacağı üzere mahkemenin nitelendirilmesinde isabet bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın kayıt malikinin ölüm tarihinden intikal tarihine kadar davacıların taşınmaza zilyet oldukları hususu da tartışmasızdır. MK.nun 639/2. maddesi hükmüne göre kayıt malikinin ölümünden itibaren tapulu bir yeri 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak zilyetliği altında bulunduran kişi o kaydın hukuki değerini yitirdiğini, iptal ve tescilini isteyebilir. İncelenmekte olan olayda MK.nun 639/2. maddesindeki koşullar davacılar lehine oluşmuştur. Kadastro Kanununun 13/B-b maddesindeki koşullarında davacılar lehine gerçekleştiği toplanan deliller ve dosyadaki kağıtlardan anlaşılmaktadır. Anılan maddeye göre, tapulu bir taşınmazı malik veya mirasçılarından satın ve devralan ve 10 yıldan fazla süre ile satış bozulmadan tasarrufta bulunan kişi o kaydın iptal ve tescilini isteyebilir. Kadastro Müdürlüğünün 8.4.1997 günlü karşılık yazısında taşınmazın bulunduğu Yomra kadastro bölgesinde kadastro çalışmalarına başlandığı bildirilmiş bulunduğuna göre 3402 sayılı Kadastro Kanununun 33. maddesinin son fıkrası hükmü uyarınca bu kanunun zilyede tanıdığı haklar henüz kadastro sırası gelmemiş bulunan taşınmazlar hakkında açılacak davalarda zilyet tarafından dava veya defi yolu ile ileri sürülebilir. Yukarıdan beri açıklanan nedenlerden ötürü anılan madde karşısında da kayıt hukuki değerini yitirmiştir. Tapu kaydının hukuki değerini yitirmesinden sonra yapılan intikal gerçek hak sahibini yansıtmadığı için yolsuz tescil niteliğinde olup süreye bağlı olmaksızın böyle bir kaydın her zaman iptal ve tescili istenebilir. Davacıların temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), ve 2.453.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 13.1.1999 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.