 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/913
Karar No : 1998/9733
Tarih : 5.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ZİLYETLİK YOLU İLE İKTİSABIN İSBATI
BİLİRKİŞİ BİLGİSİ
TANIK BEYANI
KARAR ÖZETİ: Zilyetliğe dayanan tescil davalarında tanık dinlenmeden yerel bilirkişinin sözleri ile tescile karar verilemez.
(1086. s. HUMK. m. 72, 75, 217/2)
(743. s. MK. m. 639/1)
Ayşe ve müşterekleri terekesi mümessili Hafız, itirazı davacı Paşa ile Hazine, muhtarlığı, Karayolları Genel Müdürlüğü ve DSİ. Genel Müdürlüğü aralarındaki tescil davasının kısmen kabulüne ve kısmen açılmamış sayılmasına dair (Gölova Asliye Hukuk Hakimliği)'ndenverilen 28.10.1997 gün ve 21/26 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Davacılar, muris Abdülkadir'den intikal eden mevkii ve sınırları dava dilekçesinde ve teknik bilirkişi Muhsin tarafından düzenlenen 7.6.1996 havale tarihli krokilerde gösterilen taşınmazların MK. nun 639/1. maddesi uyarınca tüm mirasçılar adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacılar vekilinin 16.7.1997 tarihli oturumda vazgeçtikleri, krokide 3, 7, 8,10, 10/A ve 11 numaralı taşınmazlar hakkında karar verilmesine yer olmadığına ve diğer taşınmazlar hakkındaki davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili yargılama safhasında iddialarını isbat için tanık listesi vermiştir. Mahkemece bu tanıklar dinlenmeden her iki keşifte kendiliğinden ve Kaymakamlıktan istenilen bilirkişi listeleriyle yetinilerek bilirkişiler keşif mahallinde dinlenmiş ve yerel bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdiği bilgiye dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. HUMK. nun 217/2. maddesi hükmüne göre davanın isbatı için taraflara delillerini göstermeleri ve bunların karşılıklı tebliği için uygun bir süre mehil ve kesin mehil verilmelidir. Bu husus taraflara ait yükümlülüktür. Türk Yargı sistemine ve HUMK.nun 72-75. maddelerine göre hakim kendiliğinden bir davayı inceleyip uyuşmazlığı çözemez. Tarafların iddia ve savunmalarının dayanağı olan olayları ve bunların delillerini hazır etme ve bildirme yükümlülükleri vardır. Bu yükümlülük hukuk sistemimizce kabul edilen taraflarca hazırlama ilkesinin sonucudur. Taraflarca hazırlama ilkesi delillerinide kapsar. Kural olarak deliller taraflarca gösterilir. Hakim kendiliğinden delillere başvuramaz ve kendiliğinden topladığı delillere dayalı olarak hüküm veremez. Kural bu şekilde olmasına ve davacı taraf yukarda açıklandığı şekilde tanık listesi vermiş bulunmasına rağmen mahkemece kendiliğinden dinlenen bilirkişi beyanlarına göre hüküm verilmiştir. Bundan ayrı, dava MK.nun 639/1. maddesine dayanan tescil talebine ilişkin bulunduğuna göre davada tanık dinlenmeksizin keşifte dinlenen yerel bilirkişilerin zilyetlik konusunda verdikleri bilgiyle yetinilerek hüküm kurulmuş olması da isabetsizdir. Zira bu tür davalarda iktisabı sağlayan zilyetliğin isbatı gereklidir. Zilyetlik olayları maddi olaylardandır. Maddi olaylar ancak tanık ve benzeri delillerle ispat edilebilirler. Mahkemece zilyedlik araştırmasında bilirkişinin verdiği bilgi ile yetinilerek hüküm verilmiştir. HUMK.nun 275. maddesinde hangi amaçla bilirkişinin bilgisine başvurulacağı açıklanmıştır. Bunun dışında tanık sözleri ile tesbiti gereken bir yön için tanık dinlenmeden bilirkişinin bilgisi ile yetinilemez. Benimsenen usul ve kanuna uygun olan uygulamaya göre zilyetliğin ilk önce tanık sözleri ile tesbiti şarttır. Bu yapılmadıkca bilirkişi sözleri yalnız başına bir delil olamaz. Taşınmaz malın yer, sınır ve dava tarihindeki değeri konusunda özel bilgisini veren yerli bilirkişinin zilyetlik konusundaki sözleri ancak, zilyetliğin tesbiti maksadı ile dinlenen tanıkların sözlerinin doğruluğunu gösteren tamamlayıcı bir bilgi olarak gözönünde tutulabilir. O halde zilyetliğe dayanan tescil davalarında tanık dinlenmeden yerel bilirkişinin sözleri ile tescile karar verilemez (HGK., 30.3.1994 T., 1993/8-939 E., 1994/176 K). Ayrıca yukarıda açıklandığı gibi 16.7.1997 tarihli oturumda bir kısım taşınmazlar hakkında davacılar vekili davadan vazgeçtiğine göre bu taşınmazlarla ilgili olarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, usule aykırı şekilde "bu parseller hakkında karar verilmesine yer olmadığı" şeklinde hüküm kurulmuş olmasıda isabetsiz ve temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 5.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.