 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1998/5167
Karar No : 1998/10686
Tarih : 19.10.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTROCA TESPİT DIŞI BIRAKILAN YERİN TESCİLİ
TESPİT DIŞI BIRAKMA İŞLEMİ
ZİLYETLİK SÜRESİNİN BELİRLENMESİ
KARAR ÖZETİ: Kadastroca tespit dışı bırakılan yerin tescilini isteyen kimsenin öncelikle bu yer üzerinde hak iddia ettiğine göre 3402 sayılı Yasanın 7/4 maddesi uyarınca gerekli girişimde bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerekir. Tescil isteminde bulunan kimse böyle bir girişimde bulunmamış ise zilyetliğinin taşınmazın tespit dışı bırakıldığı tarihten itibaren başladığının kabulü gerekir.
(743.s. MK. m. 639/1)
(3402. s. Kadastro K.m. 7/4, 14, 17)
Ali ile Hazine ve Köy Muhtarlığı aralarındaki yol tesbit iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Çorum-Ortaköy Asliye Hukuk Hakimliği)ndenverilen 12.3.1998 gün ve 23-4 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacı, kadastro sırasında tespit dışı bırakılan dava konusu yerin MK.nun 639/1. maddesi hükmü uyarınca tescilini istemiştir.
Dava konusu taşınmaz, kadastro işlemi sırasında hukuksal niteliği belirlenerek yol niteliğinde yerlerden olması nedeniyle tespit dışı bırakılmıştır. Tesbit dışı bırakılma işlemide bir tapulama işlemidir. Taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesi ile tesbit dışı bırakıldığı tarihte, hak iddiasında bulunan davacının yürürlükte bulunan Yasa hükmü uyarınca bir itirazda bulunmadığı gibi çekişmeli yere komşu 2 sayılı parselin kadastroca davacı adına tespit edildiği 2.11.1995 tarihinde dava konusu taşınmazın adına tespit ve tescil edilmeyerek tespit dışı bırakıldığına dair yapılan tapulama işleminden haberdar olduğu anlaşılmaktadır.
Bu tür yerler hakkında hak iddiasında bulunanlar tarafından; tespit dışı bırakılma işlemine karşı 3402 sayılı Kanunun 7/4. maddesi hükmüne dayanarak taşınmazın kadastroya tabi olması gerektiği şeklindeki iddia ile komisyona itirazda bulunulabileceği gibi kadastro mahkemelerinde itiraz davası açılabilir. Tesbit dışı bırakılan yer üzerinde hak iddiasında bulunan kişi tarafından takip edilecek yol yürürlükten kaldırılan 766 sayılı Kanunun 2 ve 3402 sayılı Kanunun da 7/4. maddesinde belirtilmiştir. Anılan 7. maddenin 4. fıkrasına göre, "kadastro tutanağı düzenlenmeyen yerlerin kadastroya tabi olması yolunda iddia vaki olursa, bu Kanun gereğince tahdit ve tesbiti yapılarak tutanak düzenlenir ve iddia sebepleri açıklanarak kadastro komisyonuna tevdi edilir".
Komisyonca yapılacak işlem ve incelemenin şekli ve süreside 10. maddede açıklanmıştır. Bu maddelerde öngörülen süreler içerisinde hak iddiasında bulunulmadıkça yani tesbit dışı kalma işlemi yönünden uyuşmazlık çıkarılıp tutanak düzenlenmedikçe tesbit dışı bırakılma yolunda yapılan kadastro işlemi kesinleşir. Davacının dava konusu taşınmazın tesbit dışı bırakılma işlemine karşı hak iddiasıyla itirazda bulunduğu iddia ve ispat edilmemiştir.
Yargıtay'ın kararlılık kazanan uygulamalarına göre, tesbit dışı bırakılan bir yerin MK.nun 639/1 ye 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17. maddelerine göre tapuya tescil edilebilmesi için tespit dışı bırakılma işleminin yapıldığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile Yasada belirtilen koşullar altında zilyedliğin sürdürülmesi gerekir. (HGK:22.3.1995 T. 1994/8-873 E:1995/216 K.:19.2.1997 T. 1996/8-768 E. 1997/100 K.: 18.2.1998 T. 1998/8-15-129)
Nizalı taşınmazın hukuki niteliğinin belirlendiği tespit dışı bırakılma tarihinde Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olup henüz imar, ihya ve zilyedlik yoluyla tasarrufa başlanılmadığı, ziraate elverişli hale getirilmediği ve zilyedliğin ancak en erken tespit tarihinde başladığının kabulünün gerekli olduğu tespit işlemi ile ilgili belgelerle ve açıklanan ve aksi iddia ve ispat edilemiyen nedenlerle sabittir.
Davaya ve temyize konu somut olayda tespit dışı bırakma işleminin yapıldığı 2.11.1995 tarihi ile davanın açıldığı 11.7.1997 tarihi arasında (20) yıllık kazandırıcı zamanaşımı ile iktisap süresi dolmadığı ve böylece MK.nun 639/1 ile 3402 sayılı Kanunun 14. maddesinde açıklanan tescilin zilyedlik süresi ile ilgili iktisap koşulu tamamlanmadığından davanın reddine karar verilmesi gerekirken değişik sebep ve gerekçe ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz ve Hazine'nin temyiz itirazları yerinde görülmekle kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 19.10.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.