 |
T.C.
Y A R G 1 T A Y
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/7283
Karar No : 1998/2849
Tarih : 19.3.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDAKİ YERLER
- İMAR VE İHYA YOLU İLE İKTİSAP
KARAR ÖZETİ : Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olan çalılıkların imar ve ihya yolu ile iktisabı için 3402 Sayılı Kanunun 17. maddesindeki koşullar araştırılmalıdır. Bu araştırmaların yapılabilmesi için taşınmazın zilyetliğinin başladığı tarihteki niteliğinin çalılık olduğun belirtilmesi gerekir. Mahkemece La hususta araştırma yapılmadan davanın reddi doğru değildir.
(3402 s. Kadastro K.m.17)
Musa ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair (Manyas Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 15.11.1996 gün ve 29-135 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
Dava konusu taşınmaz dava dışı öncesi davacıya ait iken satış sonucu Salih'e geçen 750 parsel numaralı taşınmaza uygulanan 18.11.1960 tarih, 31-32 sayılı tapu kaydının batı sınırını çalılık okuması nedeniyle 978 parsel numarası ile Hazine adına tespit ve tescil edilmiştir. Tapulamaca bu şekilde yapılan nitelik belirlemesi tescil edilmiştir. Tapulamaca bu şekilde yapılan nitelik belirlemesi üzerine Sulh Hukuk Mahkemesinde taşınmaz üzerinde orman incelemesi yapılmış, orman mühendisi uzman bilirkişi usulüne uygun ve detaylı şekilde düzenlenmiş olduğu raporunda gerekçeleri de belirtilmek suretiyle taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu belirtmiştir. Buna rağmen mahkemece 750 parsele uygulanan kaydın dava konusu taşınmaz yönünü çalılık göstermesi ve halende bu yönde eylemli olarak çalılık bulunması karşısında taşınmazın ziraat arazisi olmadığı orman olduğu kanaat ve sonucuna varılarak davanın reddine karar verilmiş, Sulh Hukuk Mahkemesince taşınmazın ormanla ilişkisinin belirlenmesi açısından uzman bilirkişi, orman mühendisi aracılığıyla inceleme yapılmış ve rapor, düzenlenmiştir. Orman incelemesi uzmanlık isteyen işlerdendir. Yargıtayın yerleşmiş ve kararlılık kazanmış içtihatları uyarınca bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı bu yerde orman kadastrosu yapılmış ise, kesinleşmiş orman tahdit haritasının uygulanması, yapılmamış ise uzman orman bilirkişi aracılığıyla yapılacak usulüne uygun inceleme sonunda anlaşılır. Taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidinin yapılmadığı bilirkişi raporundan anlaşılmaktadır. Ancak bu hususun mahkeme tarafından da araştırılıp sorulması gerekirdi. Ormancı bilirkişi uzmanlık bilgisine dayanarak usulüne uygun şekilde yapmış olduğu inceleme ve araştırma sonucunu raporunda belirtmiş ve taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğunu açıklamıştır. Artık bu durumda mahkemenin kendisini uzman bilirkişi yerine koyarak harici görünümle nitelik belirlemesi özellikle taşınmazın orman olduğu sonucuna varması usul, Yasa ve Yargıtay'ın açıklanan yerleşmiş içtihatlarına aykırıdır. Mahkeme gerekçesinde taşınmazın ziraat arazisi olmadığını açıklamış, fakat nedenini belirtmemiştir. Zira ziraat mühendisi bilirkişi 16.10.1992 tarihli raporunda taşınmazın tarım arazisi olarak kullanıldığını ifade etmiştir. Bu rapor yeterli görülmemiş ise mahkemenin yapacağı iş gerekçesini de belirtmek suretiyle yeniden inceleme yapmaktır. Mahkeme ziraatçı teknik bilirkişi beyanına, yerel bilirkişi ve tanık ifadelerine rağmen aynı şekilde kendisini teknik bilirkişi yerine koyarak taşınmazın ziraat arazisi olmadığı sonuç ve kanaatine varmıştır. Orman olmadığı bilirkişi incelemesi ile anlaşılan taşınmazın çalılık olduğu daha doğrusu öncesi çalılık, iken, çalılıktan açıldığı kanaatine varılıp ve delillerde bu şekilde toplanmış olursa bu kerre orman sayılmayan çalılık nitelikteki yerlerin Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu nedeniyle 3402 sayılı Yasanın 17. maddesindeki imar ihyayla ilgili olumlu ve olumsuz koşullar araştırılmak suretiyle ihya şartlarının yerine getirilip getirilmediği düşünülebilir. Ancak bu araştırmanın yapılabilmesi için taşınmazın zilyetliğin başladığı tarihteki niteliğinin çalılık olduğunun belirlenmesi gerekir. Mahkemece bu hususta bir araştırma yapılmamıştır. Bu sebeple mahkemenin davanın reddine dair gerekçesinde dosya kapsamına göre isabet bulunmadığından ve red kararı Yasaya uygun olmadığından temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA) ve 429.000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 19.3.1998 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.