 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1997/3735
Karar No : 1997/8926
Tarih : 23.12.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MENENGİÇ AĞAÇLARININ AŞILANMASI
YABANİ ZEYTİNLERİN ISLAHI
QZET: Menengiç ağaçlarının aşılanmak suretiyle antep fıstığı haline getirilmesi halinde zeytinliğin ıslahı hakkındaki 3573 sayılı Yasa uygulanır.
Yabani zeytinlerin ıslahı durumundaki ıslah edilen yerin orman veya orman dışı olması hali uygulanacak yasa hükümlerine göre farklılık gösterir. Bu amaçla öncelikle taşınmazın orman olup olmadığının belirlenmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K.m.14, 17)
(3573 s.ZIK.m.14)
(6831 s.OK.m.1)
BaIi ile Hazine ve A... Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, (Besni Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 20.12.1996 gün ve 199-418 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği düşünüldü.
Davacı murisinden intikalen ve taksimen kendisine kalan dava konusu taşınmazın eklemeli /zilyetlik yoluyla ve MK.nun 689/1. maddesi uyarınca adına tesciline kara verilmesini istemiştir. Hazine davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Keşifte dinlenen ziraatçı bilirkişi dava konusu taşınmaz içerisinde tahminen 30-35 yıl önce mevcut olan menengiç ağaçlarının aşılanmak suretiyle antep fıstığı bahçesi haline getirildiğini, boş yerlere ise üzüm bağı dikildiğini bildirmiştir. Hazine vekili de cevap layıhası ve temyiz dilekçesinde taşınmaz içerisindeki orman emvali sayılan menengiç ağaçlarının aşılanması suretiyle antep fıstığı haline dönüştürüldüğünün bu sebeple orman incelemesi yapılması ve orman idaresinin davaya dahil edilmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Ziraatçı bilirkişi raporu ve savunma karşısında taşınmazın niteliğinin belirlenmesi, başka bir anlatımla orman sayılan yerlerden olup olmadığının anlaşılabilmesi için taşınmaz üzerinde uzman bilirkişi orman yüksek mühendisi aracılığıyla usulüne uygun şekilde orman araştırması yapılması gerekir. Zira, 14.7.1956 tarih ve 6777 sayılı "Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkındaki 3573 sayılı Kanunun Sakız ve Nevileri ile Harnuplara da Teşmiline Dair Kanun"a göre 3573 sayılı Kanun hükümleri sakız ve benzeri ağaçlara da uygulanır. "Antep Fıstığı ve harnupluk tesisi için sakız nevileri olan menengiç, bütün, yabani sakız, adi sakız, Filistin sakızı ağaçlarını aşılamak suretiyle istifade etmek isteyenler hakkında, Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılmasına Dair 3573 sayılı Kanun ile bu Kanunun 14. maddesini değiştiren 3669 sayılı Kanun ve bu kanunlara göre çıkartılan Tüzükler aynen uygulanır." Yabani zeytinlikler ile yukarıda sayılan bitkiler arasında bulundukları yer yönünden farklılık yoktur. Antep fıstığı ve harnuplukların aslını oluşturan sakız türleri, yabani zeytinlikler gibi ya orman içerisinde bulunur yada, orman dışındaki. Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerde bulunabilir. Yabani zeytinliklerin 3573 sayılı kanunda açıklanan tahsis koşullarının varlığı halinde bu yasa gereği kazanıldıkları gibi bunlarda aynı Yasal koşul ve tahsisen varlığı halinde edinilebilirler. Ancak, orman içerisinde olanların 3553 sayılı Yasadaki tahsis şartlarının yerine getirilmesi halinde, orman dışında kalan devlete ait boş arazideki yabani zeytinliklerde olduğu gibi Antep fıstığı ve harnupların tesisi için gerekli sakız cinsinden olan melengiçlerinde bulunduğu yerler orman sayılmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden sayıldığından bu tür yerlerin ancak, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesindeki ihya ile ilgili koşulların varlığı halinde kazanılmaları mümkün olacağından taşınmazın orman yönünden niteliğinin belirlenmesi önem kazanmaktadır. Bir yerde orman araştırması yapılırken öncelikle o yerde orman tahdidi yapılıp yapılmadığı orman idaresinden sorulmalıdır. Orman kadastrosu yapılan bölgelerde, nizalı taşınmazın bulunduğu bölgeye ait kesinleşmiş sınırlama haritası, çalışma ve askı tutanakları getirtilerek bunlar uzman bilirkişi orman yüksek mühendisi ile yerel bilirkişi aracılığı ile mahallinde uygulanmak suretiyle nizalı taşınmazın yeri orman tahdit haritasında tespit ve belirtilerek bu yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının kesinleşmiş orman tahdit haritasına göre tespiti zorunludur.
Taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidi yapılmamış ise o yerin öncesinin ne olduğu, orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı yönünden araştırma yapılması gerekir. Bu araştırma yapılırken dava konusu taşınmazın ne olduğu ve hukuksal niteliği varsa ilgili yerlerden getirtilerek memleket haritası, hava fotoğrafları ve amenajman planları, bu konuda uzman orman yüksek mühendisi bilirkişi aracılığı ile mahallinde uygulanmalı ve taşınmazın bu belgelerde ne olarak gösterildiği ve niteliği belirlenmeli ve bu uygulama sonucu kapsamlı şekilde düzenlenecek krokide işaret edilerek denetlenmeye elverişli biçimde ayrıntılı bilgiyi kapsayan rapor düzenlenmelidir. Raporda ayrıca taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı, bitki örtüsü üzerinde durulup, 6831 sayılı Kanunun 1 ve ilgili maddelerindeki ormanla ilgili unsurlar gözönünde tutularak orman sayılan yerlerden olup olmadığı gerekçeli şekilde açıklanmalı, ayrıca taşınmazın 3116, 4785 ve 5658 sayılı Kanun hükümleri karşısında durumu incelenip saptanmalıdır. 3116 sayılı Kanunla sadece Devlet ormanlarının belirlendiği 13.7.1945 tarihinde yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanunun 1. maddesi gereğince 2. maddede sayılan istisnalar dışında bütün ormanların devletleştirildiği, Devletleştirilen ormanlardan bazılarının sonradan yürürlüğe giren 5658 sayılı Kanunla iadeye tabi tutulduğu, iade koşullarının Yasada gösterildiği gözününde tutulmalıdır.
Öncesi orman olan yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği de düşünülmelidir. (HGK. 16.10.1991 T., 1991/7-388 E., 498 K.; 16.12.1992 T., 1992/20-673-768; 26.4.1995 T. 1995/20-166-423).
Taşınmazın araştırılan niteliği itibariyle uyuşmazlık ormana ilişkin bulunduğuna göre ilgisi nedeniyle MK. nun 639/3. maddesi uyarınca Orman İdaresi de davaya dahil edilerek, savunması alınmalıdır.
Ayrıca dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakılan yerlerden olduğu anlaşılmaktadır. Bu hususta her ne kadar mahkemece tespit dışı bırakılma sebebinin bildirilmesi için kadastro müdürlüğüne müzekkere yazılmamış isede müzekkere keşif yapılmadan ve dava konusu taşınmazın konumu ile mevkii ve sınırları belirlenmeden dava dilekçesine göre yazılmıştır. Bu kerre fenni bilirkişinin 2.101996 tarihli kroki sureti eklenmek suretiyle dava konusu taşınmazın tespit dışı bırakılma sebebinin kadastro müdürlüğünden sorulması, gerektiğinde paftası getirtilerek üzerinde inceleme yapılması ve taşınmaza komşu kadastro işlemine tabi tutulan yerlere ait tutanaklar ile varsa dayanağı belgelerde getirtilerek mahallinde uygulanmak suretiyle taşınmazın niteliğinin bu belgeler açısından da belirlenmesi gerekir. Eksik inceleme ile hüküm verilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları yerine görüldüğünden kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 23.12.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.