 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/9398
Karar No : 1997/3891
Tarih : 19.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : E.K. ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Pozantı Asliye Hukuk Hakimliği'nden verilen 14.11.1995 gün ve 2-137 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükme yeterli bulunmamaktadır. Taşınmazın bulunduğu yerin yayla olduğu ve orman sayılan yerlerden olduğu Hazine vekili tarafından ileri sürülmüştür. Buna göre uyuşmazlık Yaylak'a ilişkin bulunmaktadır. Bu tür uyuşmazlıklarda bilirkişi ve tanıkların başka köylerden seçilmeleri Yargıtay'ın kararlılık kazanmış uygulaması gereğidir. Bu itibarla taraflardan başka köylerden yerel bilirkişi ve tanık göstermelerinin istenmesi gösterilenlerin taşınmaz başında dinlenerek öncesinin yaz aylarında köy sakinlerinin ve hayvanlarının yazı geçirmek üzere yararlandıkları umumi yaylak niteliğinde yerlerden olup olmadığı, taşınmaz ve çevresinden kimlerin ne şekilde yararlandıkları, umumi yaylak olup olmadığı hususunda bilgilerine başvurulması, bu yerde köye ayrılmış yaylak olup olmadığı hususunun Tapu, Kadastro Özel İdare ve Köy Hizmetleri Müdürlüklerinden sorulması, varsa kayıtlar getirtilerek yerinde uygulanması, yörede evvelce orman kadastrosu yapılıp yapılmadığının Orman İdaresi'nden sorulması, yapılmış ise harita ve tutanaklarının getirtilerek orman yüksek mühendisi seviyesinde uzman bir bilirkişi aracılığıyla yerinde uygulanıp taşınmazın orman kadastro haritasındaki yerinin belirlenmesi, orman kadastrosu yapılmamış ise aynı uzman bilirkişiden taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığına dair gerekçeli rapor alınması, bunlardan sonra tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 19.6.1997 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞIOY YAZISI
Nizalı taşınmazın konumunu açıklayan uzman bilirkişi raporunda yönlerinde yayla evleri olduğu açıkça belirtilmiş, emsal nitelikteki başka dosyalarda kesilmiş 50 yaşlı ardıç kökünün mevcut olduğu bildirilmiş, bazı dosyalarda ise nizalı taşınmazın yayla evi olarak değerlendirildiği açıklanmıştır. Nizalı taşınmazlar Akçatekir (Küçüktekir) Köyü içerisinde yer almaktadır. Benzer dosyada davacı şahidi olarak dinlenen şahıs mesleğini "yaylacı" olarak belirtmiştir. Bu niteliği ile nizalı taşınmazın maruf Tekir Yaylası'nda son zamanlarda gelişen yayla turizmine uygun olarak edinilmeye başlanan yaylalar ve ormanlar içerisinde yayla evleri yapılmak suretiyle, bu yerlerin iskana açılmasını sağlayan gayretlerin bir parçası olduğu anlaşılmaktadır. Aynı anda incelenen taşınmazların 661, 471 ve 156 metre yüzölçümleri de objektif delil olarak bu kanaati doğrulamaktadır. Bu şekilde maruf ve kadim yaylaların zilyetlikle edinilemeyeceği Hukuk Genel Kurulu'nun 29.5.1996 tarih 1996/7-295-425 sayılı kararında da vurgulanmıştır. Nizalı taşınmazın kadim ve maruf Tekir Yaylası'nda yer aldığının anlaşılması sebebiyle davacının davasının reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesindeyim.
Ancak bir an için yapılan tahkikatın yetersiz olduğu düşüncesi benimsense bile bu takdirde sayın çoğunluğun başka köyden yerel bilirkişi ve tanık dinlenmesi ile bu yerde başka köye ayrılmış yaylak olup olmadığı hususunun idareden araştırılması, kayıt uygulanmasına yönelik çok kısa bulduğum araştırma biçimine de katılmıyorum. Yargıtay uygulamasında kamu mallarının yabancı köylerden seçilecek bilirkişi ve tanıklar eliyle araştırılması yöntemi, aynı köyden dinlenen şahısların kendi yararlarına beyanda bulunacağı esasına dayanır. Ancak aynı köyden dinlenilen kişilerin davacı yararına beyanları ise kendi yararlarına değil zararlarınadır. Bu sebeple de davacının aynı köyden göstereceği tanıkların dinlenmesinde herhangi bir sakınca yoktur. 2. olarak nizalı taşınmazın tahsisli mera gibi kararda gösterilen mercilerden sorulması da herhangi bir sonuca bizi götürmeyecek bir araştırmadır. Çünkü Türk Gayrimenkul Hukuku'nda 4753 sayılı Yasa gereğince Toprak Tevzi Komisyonlarının mera tahsisi dışında herhangi bir tahsis işlemi daha açık bir ifade ile yayla tahsis işlemi mevcut değildir. Kanaatimizce yapılacak inceleme uzman ziraat bilirkişisi ve yerel bilirkişi ile hakimin şahsi gözlemine dayalı kapsamlı bir inceleme şeklinde olmalıdır. Çok geniş bir alan gözönünde bulundurularak arazinin bitki örtüsü, toprak yapısı, meyil ve engebe durumu değerlendirilerek bu yerin kadim ve maruf yaylanın bir bölümünün yukarıda açıklandığı gibi yayla turizmine uygun olarak veya yaylaya çıkan kişilerin kullanmasına yönelik geçici basit yayla evleri dışında kadim ve maruf yayla bütünlüğünün bozulup bozulmadığı üzerinde durulmalı, gerektiğinde niza konusu taşınmaz içinde varsa binanın yaşı ve niteliği hakkında uzman inşaat mühendisinden mütalaa alınmalıdır. Ayrıca bu yerlerin kadastrosu fotogrometrik yöntemle yapılmış ise gerektiğinde Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü Fotogrometri Dairesi'nde o bölümle ilişkili pafta getirtilerek Yargıtay'ca değerlendirmeye esas olmak üzere dosyasına konulmalıdır. Bu şekilde yapılacak inceleme sonunda nizalı taşınmazın kadim ve maruf yaylanın içinde bulunduğu takdirde, yaylaların mülk edinilemeyeceği nazara alınarak davanın reddine karar verilmelidir.
Yukarıda açıklanan sebeplerden sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum.