|
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1996/9212
K. 1997/4118
T. 26.6.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL DAVASI
ORMAN SAYILAN YERLER
KARAR ÖZETİ : Olayda dava konusu taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı ve bitki örtüsü üzerinde durulup 6831 saydı Kanunun 1 ve ilgili maddesindeki unsurlar göz önünde tutularak orman sayılan yerlerden olup olmadığı gerekçeli şekilde açıklanmalı ve 3116 ve 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında durumları saptanmalıdır. Öncesi orman olan yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği düşünülmelidir. Açıklandığı şekilde taşınmazın orman yönünden niteliği araştırılıp belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması doğru değildir.
(6831 s. OK. m.1)
Münevver ve müşterekleri ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Gölhisar Asliye Hukuk Hakimliği)'nden verilen11.6.1996 gün ve 144-135 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Dava konusu taşınmazla ilgili 1983 tarihli tesbit tutanağının edinme sütununda, taşınmazın batısından orman tahdit sınırının geçirildiği ve bu yerinde ormanla alakasının olmadığı tesbit sınırından anlaşıldığı bildirilmiş, komisyonun kararında ise taşınmazın Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki çalılık yerlerden olduğu 3.8.1984 tarihli kararla açıklanmıştır. Bu durumda taşınmazın niteliğinin belirlenmesi için orman açısından araştırma yapılması gerekir. Posta mütalâasındaki taşınmazın batısından geçen orman sınırının bu yerle ilgisinin bulunmadığının belirtilmiş olması mahkemeyi bağlamaz. Mahkemece taşınmazla ilgili olarak ayrıca inceleme yapılması gerekir. Bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı araştırılırken öncelikle o yerde orman tahdidi yapılıp yapılmadığı orman idaresinden sorulmalıdır. Orman kadastrosu yapılan bölgelerde nizalı taşınmazın bulunduğu bölgeye ait kesinleşmiş sınırlandırma haritası, çalışma ve askı tutanakları getirtilerek bunlar uzman bilirkişi orman yüksük mühendisi ile yerel bilirkişi aracılığı ile mahallinde uygulanmak suretiyle nizalı taşınmazın yeri orman tahdit haritasında tesbit ve belirtilerek bu yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığının kesinleşmiş tahdit haritasına göre tesbiti zorunludur. Taşınmazın bulunduğu yerde orman tahdidi yapılmamış ise o yerin öncesinin ne olduğu, orman sayılan yerlerden bulunup bulunmadığı, yönünden araştırma yapılması gerekir. Bu araştırmada yapılırken dava konusu taşınmazın ne olduğu ve hukuksal niteliği varsa ilgili yerlerden getirtilecek memleket haritası, hava fotoğrafları ve amanejman planları bu konuda uzman bilirkişi orman yüksek mühendisi aracılığı ile mahallinde uygulanmalı ve taşınmazın bu belgelerde ne olarak gösterildiği ve niteliği belirlenmelidir. Ve bu uygulama sonucu kapsamlı şekilde düzenlenecek krokide işaret edilerek denetlemeye elverişli biçimde ayrıntılı bilgiyi kapsayan rapor düzenlenmelidir. Raporda ayrıca taşınmaz ve çevresinin toprak yapısı ve bitki örtüsü üzerinde durulup 6831 sayılı Kanunun 1 ve ilgili maddelerindeki unsurlar göz önünde tutularak orman sayılan yerlerden olup olmadığı gerekçeli şekilde açıklanmalı ve 3116 ve 4785 ve 5658 sayılı Kanunlar karşısında durumları saptanmalıdır. Öncesi orman olan yerin bitki örtüsü yok edilse dahi salt orman toprağının orman sayılan yerlerden olduğunun kabulü gerektiği de düşünülmelidir. Açıklandığı şekilde taşınmazın orman yönünden niteliği araştırılıp belirlenmeden eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması isabetsizdir. Ayrıca taşınmazın orman dışında çalılık yerlerden olduğu belirlenmesi halinde de bu tür yerlerin niteliği itibariyle kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği iktisabının da mümkün olup olmadığının düşünülüp tartışılması gerekir. Eksik inceleme ile hüküm verilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları bu itibarla yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenle (BOZULMASINA), 26.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.