 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas No : 1996/5756
Karar No : 1997/3899
Tarih : 19.06.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Davacılar tapu ve zilyetliğe dayalı dava açmışlardır, davalı Hazine davanın reddini savunmuş, mahkemece iki parsel ile davanın reddini, üç adet parsel için davanın kabulüne karar vermiş, hüküm taraflar temyiz etmiştir.
1 - Davalı Hazine niza konusu 1316 ile 416 parsellere yönelik hükmü temyiz etmiştir. 316 parsel; bölündüğü dava dışı 315 parsele uygulanan 219 no.lu vergi kaydının kuzeyi, batısı ve güneyi orman olması sebebiyle; 416 arselde bölündüğü dava dışı 415 parsele uygulanan 204 no.lu vergi kaydının kuzeyinin mera olması sebebiyle miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiştir. Bilirkişi S.K. tarafından düzenlenen 8.6.1995 tarihli krokide her iki taşınmazın sözü edilen yönlerinde eylemli olarak orman ve meranın bulunduğu gözlenmektedir. Bu durumda vergi kaydı eylemli durum ile doğrulanmaktadır. Bu hallerde nizalı taşınmazların mera ve ormandan açıldığının kabulü zorunludur. Bunun aksine yerel bilirkişi ve tanık beyanları nazara alınamaz. Yargıtay'ın kökleşmiş uygulaması bu doğrultudadır. Bu sebeple bu parsellere yönelik davanın reddedilmesi doğrudur. Davacıların bu parsellere yönelik temyiz itirazlarının reddi ile hükmün ONANMASINA.
2 - Nizalı 407 parsel, bölündüğü dava dışı 336 parsele uygulanan 1936 tarihli iskan tapusunda doğusu ve güneyi meşelik, kuzeyi çalılık olması sebebiyle miktar fazlası olarak bırakılmış yerdir. Biraz önce açıklanan bilirkişi raporunda kuzeyinin orman olduğu görülmektedir. Kaydın çalılık veya benzeri nitelikteki yer olup, eylemli olarak ormanın bulunması halinde çalılık sınırının orman anlamına geldiği kabul edilir. Bu sebeple bu taşınmazın da ormandan genişletilmek suretiyle kazanıldığının kabulü zorunludur. Öncesi orman olan bir yerin, zilyetlik edinmesi mümkün değildir. Bu sebeple parsele yönelik davanın reddi gerekir.
3 - Nizalı 438 parsel; bölündüğü dava dışı 437 parsele uygulanan 188 no.lu vergi kaydının güneyinin dere olması sebebiyle miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiştir. Bu vergi kaydının batısı orman, diğer hudutları da deredir. Dere batıdan güneye devam etmekte ise de, kuzeyde dere mevcut olmaması sebebiyle vergi kaydı miktarı ile geçerlidir. Bunun yanında batıda eylemli olarak orman mevcuttur. Bu durumda da nizalı taşınmazın ormandan kazanıldığının kabulü zorunludur. Bu sebeple bu parsele yönelik davanın da reddi gerekir.
4 - Nizalı 406 parsel; bölündüğü dava dışı 335 parsele uygulanan 1936 tarihli iskan tapusunun doğusu ve güneyi meşelik, kuzeyi çalılık olması sebebiyle miktar fazlası olarak Hazine adına tespit edilmiştir. Ancak, yapılan araştırma ve inceleme sırasında komşu parsellerin celp edilmediğinden bunların nizalı taşınmaz yönünü ne gösterdiği anlaşılamamaktadır. Aslında bu nitelikteki yerler şartları mevcut ise zilyetlikle mülk edinilebilir. Bu sebeple komşu 330, 331, 332 ve 334 parsellerin kadastro tutanakları ve dayanağı belgeler getirtilip mahallinde yapılacak keşifte yerlerine uygulanması, nizalı taşınmazı ne gösterdiği üzerinde durulması, aynı nitelikteki bir belge ile kaydın aksinin sabit olması halinde, buna değer verilmesi ve bu şekilde yapılacak araştırma ve incelemeden sonra sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile karar verilmesi isabetsiz, 407, 438 ve 406 parsellere yönelik Hazine temyizleri yerindedir.
SONUÇ : Kabulüyle yukarıda açıklanan sebeplerden ötürü bu parsellere yönelik hükmün BOZULMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 430000 lira peşin harcın onama harcına mahsubuna 19.6.1997 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.