 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/91
Karar no : 1995/144
Tarih : 17.1.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Mustafa ve Zekiriye Ü... ile Hazine ve Yukarı Y... köyü muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair ANKARA 16.Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 24.5.1993 gün ve 287-350 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü.
YARGITAY KARARI
Davacı, dava konusu Ankara Yenimahalle Y... Köyünde bulunan taşınmazı 30 seneden fazla süreden beri imar ihya yolu ile tarla haline getirerek tasarruf ettiğini ileri sürerek MK.nun 639/1. ve 3402 sayılı Kanunun 14 ve 17.maddeleri uyarınca adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş hüküm Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava MK.nun 639/1.maddesine dayanan tescil davasıdır. Bu tür davaların dinlenebilmesi ve taşınmazın tesciline karar verilebilmesi için öncelikle taşınmazın tescile müsait yerlerden olması yani özel mülkiyete konu Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunmayan taşınmazlar cinsinden bulunması gerekir. Dava konusu taşınmazın tescil harici ekilemez arazi olduğu Yenimahalle Kadastro Müdürlüğünün 17.1.1992 tarih 59 sayılı müzekkeresinde bildirildiği gibi paftasında da ekilemez arazi olarak gösterildiği fenni bilirkişilerin 7.7.1992 tarihli raporları kapsamından anlaşılmaktadır. Tanıklarda ifadelerinde dava konusu taşınmazın kadastro işlemlerinin yapıldığı 1955-1956 yıllarında tesbit dışı bırakıldığını daha sonra davacıların bu gayrimenkulü peyder pey sürmek suretiyle tasarrufa başladıklarını beyan etmişlerdir. Bu durumda taşınmazın öncesinin ziraate elverişli olmayan Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki ekilemez arazi olduğu tesbit edilmiştir. Bu tür arazilerin olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülk edinilmesi ancak 3402 sayılı kanunun 17.maddesi hükmüne göre imar ihya ile mümkündür. Anılan madde hükmüne göre bir taşınmazın ihya yolu ile kazanılabilmesi için taşınmazın niteliği ihya fiili ve iktisapla ilgili koşulların tümünün bir arada oluşması gerekir. Yukarıda açıklandığı gibi taşınmaz niteliği itibariyle davacılar tarafından tasarrufa başladığı tarihte Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğu toplanan delillerle anlaşıldığından bu yerin kazanılabilmesi için ihva eylemi ile ilgili koşul yerine getirilmelidir. İhya eyleminden amaç ekilemez arazi niteliğinde ve Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmazın tarıma elverişli hale getirilebilmesi için emek ve masraf sarfedilmelidir. Oysa tanıkların beyanlarına göre davacılar bu yeri herhangi bir şekilde ihya eyleminde bulunmadan yani emek ve masraf sarfetmeden peyderpey sürmek suretiyle mülk haline getirmek istemişlerdir. Yukarıda açıklandığı gibi Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerin ihya eylemine başvurmadan kazanılması mümkün değildir. Bu tür devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerler ihya imar edilmeden salt zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemezler. Bu sebeple davanın reddine karar verilmesi gerekirken değişik düşüncelerle kabulüne karar verilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA 17.1.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.