 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E:1994/8737
K:1995/6177
T:05.06.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
YARGITAY KARARI
Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı tesbit dışı bırakılan taşınmazın imar ihya ve kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Paftaya göre tescil konusu edilen taşınmazın 1955 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında ekilemez arazi olarak tesbit dışı bırakılmıştır. Davacı dilekçesinde taşınmazın tapulamada bu niteliği ile tesbit dışı bırakıldığını, imar ve ihya ederek 20 yıldan fazla süre ile kültür arazisi olarak tasarrufta bulunduğunu bildirmiştir. Yerel bilirkişi ve tanıklar imar ve ihya olgusundan söz etmeksizin davacının 20 yıldan fazla süre ile tescil konusu taşınmazı koşullarına uygun olarak tasarrufta bulunduğunu bildirmişlerdir. Ekilemez arazi niteliği ile tesbit dışı bırakılan bir yer kural olarak MK.nün 641. maddesinin kapsamına giren Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden sayılır. Böyle bir yerin ancak imar ve ihya yolu ile kazanılması mümkün bulunmaktadır. Bu durumda 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesinde belirtilen koşulların kanıtlanması ve ihya olgusunun tamamlandığı tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile tasarruf edildiğinin belirlenmesi gerekmektedir. Az öncede açıklandığı üzere yerel bilirkişi ve tanıklar imar ve ihya olgusu hakkında bir açıklama da bulunmamışlardır. Bu durumda ihyanın kanıtlandığından söz edilemez. İhya olgusu kanıtlanmadığına ve böyle bir yerin kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilemeyeceği gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmiş olması Yasaya aykırıdır. Hazinenin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 5.6.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.