 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
Esas no : 1994/2741
Karar no : 1995/3191
Tarih : 27.3.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Salim K... ile Hazine ve Yapracık Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Ankara 16. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 10.12.1993 gün ve 492/ 864 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesine Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, dava dilekçesinde mevkii ve sınırları yazılı taşınmazın M.K.nun 639/1. maddesi hükmü uyarınca adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine, davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm, Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmaz 1953 yılında yapılan tapulama çalışmaları sırasında "ekilemez arazi" niteliği ile tesbit dışı bırakılmıştır. Davacı, dava dilekçesinde masraf yapmadan, kendi emeği ile tescil konusu taşınmazı tarım arazisi haline getirttiğini ve 20 yıldan fazla süre ile tasarrufta bulunduğunu bildirmiştir. Yerel bilirkişi Ömer Y... taşınmazın davacının babası Halil Ağaya ait olduğunu,onun tarafından tarım arazisi olarak tasarruf edildiğini, miras ve taksim yolu ile davacıya geçtiğini bildirmiş, beyanlarının sonuç bölümünde taşınmazın davacı ve babası tarafından ihya edildiğini haber vermiştir. Tanıklar Sefer İ... ve Mustafa E... ihya olgusundan söz edilmeksizin tescil konusu taşınmazın davacı ve babası tarafından kullanıldığını bildirmişlerdir. Ekilemez arazi niteliği ile tesbit dışı bırakılan bir yerin kural olarak kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yolu ile edinilmesi mümkün bulunmamaktadır. Böyle bir yer ancak 3402 sayılı Kadastro Kanunun 17. maddesinde belirtildiği şekilde imar ve ihya edildiği taktirde hak sahipleri adına tescili istenebilir. Yerel Bilirkişi taşınmazın davacının murisi Halil Ağa tarafından tarım arazisi olarak kullanıldığını açıklamış, daha sonra bu açıklamalarına ters düşecek şekilde taşınmazın davacı ve babası hakkında herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Görüldüğü üzere hangi tarihte ve ne suretle ihya edildiği yönü üzerinde gereği gibi durulmamıştır. Gerek ihya işlemi ve gerekse tasarruf durumu bakımından yerel bilirkişinin beyanları kendi içerisinde de çelişkili bulunmaktadır. Eksik incelemeye dayanılarak hüküm kurulamaz. Bu yön gözönünde tutularak tescil konusu taşınmazın başında yeniden keşif yapılması, yerel bilirkişi ve tanıkların yöntemine uygun bir biçimde çağrılarak taşınmazın öncesi itibariyle niteliği, imar ve ihyaya muhtaç yerlerden bulunup bulunmadığı, imar ve ihya edilen bir yer ise kim tarafından hangi tarihte ve nasıl ihya edildiği ve ihya tarihinden dava tarihine kadar kazanmayı sağlayan 20 yıllık sürenin geçip geçmediğinin kendilerinden sorulup belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile ve yerel bilirkişinin çelişkili beyanlarına dayanılarak davanın kabulü yönüne gidilmiş olması yasaya aykırıdır.Hazinenin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle BOZULMASINA 27.3.1995 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.