 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1993/11037
K. 1994/10068
T. 19.9.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
MÜLKİYETİN TESBİTİ
HUSUMET
KARAR ÖZETİ Baraj gölü suları altında kalan tapusuz taşınmazın 2942 sayılı Kanununun 19. maddesi uyarınca mülkiyetinin tesbitine ilişkin davalar, MK.nun 639. maddesinde düzenlenen tescil davalarına benzemekle, bu davalarda da MK.nun anılan maddesinde yazılı koşulların araştırılması ve prosedürün yerine getirilmesi gerekir; Hazine davada yasal hasımdır ve ayrıca, dava, ilgili diğer kamu kuruluşlarına da yöneltilmelidir. Tesbitten sonraki durum, dava tarihinden önceki mülkiyet ve zilyedliğin tesbitini amaçlayan bu davanın konusu dışındadır. Buna göre; gerek tesbit, gerekse baraj gölü suları altında kalmadan önceki dönemde taşınmazla ilgisi bulunmayan DSİ. İdaresi'ne bu davada husumet düşmez. Nizalı taşınmaz nedeniyle DSİ. aleyhine Kamulaştırma Kanunundan kaynaklanan bir takım davaların açılma ihtimali dahi bu durumu değiştirmez.
Taşınmazın baraj gölü suları altında kalmadan önceki zilyedlik ve mülkiyetinin tesbiti konusunda gerçek kişiler arasında çıkan ihtilafa ilişkin olarak ise; her iki tarafın göstereceği delillerin usulüne uygun biçimde toplanıp değerlendirilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi zorunludur.
(2942 s. Kamulaştırma K. m. 19)
(743 s. MK. m. 639)
(1086 s. HUMK. m. 265)
Bekir Sıktı ve Azzet, birleştirilen davanın davacıları Atilla ve müşterekleri, müdahil davacı Temur ile Hazine, DSİ. Genel Müdürlüğü ve Ağılyazı Köyü Muhtarlığı aralarındaki mülkiyetin tesbiti davasının kısmen kabulüne ve kısmen reddine dair, (Battalgazi Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 14.4.1993 gün ve 27-19 sayılı hükmün Yargıtayca incelenmesi müdahil Temur, Hazine vekili, DSİ. Genel Müdürlüğü vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacılar, tesbit tarihinden önce zilyetliği altında bulunan uyuşmazlık konusu taşınmazın Karakaya Baraj Göl suları altında kaldığını ileri sürerek bu yer üzerindeki mülkiyetinin tesbitine karar verilmesini istemişlerdir. Hazine, DSİ. ve davaya katılan Temur davanın reddine, davaya katılan Temur bu yerin kendisine ait olduğunun tesbitine karar verilmesini istemiş, mahkemece davacıların davasının kabulüne karar verilmesi üzerine hüküm Hazine, DSİ. ve davaya katılan Temur tarafından temyiz edilmiştir.
Uyuşmazlık konusu taşınmazın baraj göl suları altında kalmadan önce ve 1975 tesbit tarihine kadar gerçek kişiler tarafından 20 yıldan fazla süre ile koşullarına uygun olarak tasarruf edildiğini, Hazine ile bir ilgisinin bulunmadığı, Tapulama Mahkemesinde dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar tarafından ifade edildiğine ve taşınmazın tarım arazisi niteliğinde bulunduğu ziraatçı bilirkişi tarafından gerekçeli olarak açıklandığına göre Hazinenin temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır. DSİ.' nin temyiz itirazlarına gelince: Dava baraj göl suları altında kalan tapusuz taşınmazın 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesi hükmü uyarınca mülkiyetinin tesbiti isteğine ilişkindir. Bu tür davalar MK.nun 639. maddesinde düzenlenen tescil davalarına benzer davalardır. Bu nedenle bu uyuşmazlıklarda MK.nun 639. maddesinde öngörülen koşulların araştırılması ve presedürün yerine getirilmesi gerekir. Anılan maddeye göre Hazine bu davalarda Yasal hasım durumunda olup ayrıca ilgisi bakımından davanın diğer kamu kuruluşlarına da yöneltilmesi gerekir. Bu davalarda dava tarihinden önceki mülkiyet ve zilyetlik durumunun tesbiti amaçlanmaktadır. Tesbitten sonraki durum bu davaların konusunu oluşturmaz. DSL İdaresi'nin gerek tesbit ve gerekse baraj göl suları altında kalmadan önceki evrede taşınmazla ilgisi bulunmadığına göre davanın DSİ.'ye yöneltilmemesi gerekir. Uyuşmazlık konusu taşınmaz nedeniyle DSİ. aleyhine kamulaştırma kanunundan doğan bir takım davaların açılmasının beklenilmesi, bu davanın DSİ.'ye yöneltilmesini gerektirmez. Tüm bu nedenlerden ötürü DSİ. hakkındaki davanın husumet noktasından reddine karar verilmesinde Yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Hazinenin temyiz itirazlarının oybirliğiyle, DSİ.' nin temyiz itirazlarının oyçokluğuyla REDDİNE.
Davaya katılan ve karşılık davanın davacısı Temur' un temyiz itirazlarına gelince: Davaya katılan taşınmazın murisinden kendisine intikal ettiğini, eskiden beri zilyetlik ve tasarrufu altında bulunduğunu, vergide kayıtlı olduğunu ileri sürerek davacıların açmış olduğu davanın reddine, bu yer üzerindeki mülkiyetinin tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece davacıların delilleri toplandığı halde davaya katılan Temur'un savunmaya ilişkin hiç bir delili toplanmamıştır. Savunmaya ilişkin deliller toplanmadan uyuşmazlık hakkında hüküm kurulmuş olması Yasaya aykırıdır. Bu yön gözönünde tutularak davaya katılanın göstermiş olduğu tüm delillerinin yöntemine uygun biçimde toplanması, 34 nolu vergi kaydı ve bu yer hakkında 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca düzenlenen belirtmeliğin bulunduğu yerden getirtilerek gerekirse pafta üzerinde uygulama yapılmak suretiyle taşınmazın bulunduğu yerin tesbitine çalışılması taraf tanıklarının beyanlarının arasında aykırılık vukua geldiği takdirde HUMK.nun 265. maddesi hükmü gözönünde tutularak bunun giderilmesine çalışılması, ondan sonra uyuşmazlık hakkında hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi Yasaya aykırıdır. Davaya katılan ve karşı davanın davacısı Temur'un temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), bozma nedenine göre diğer yönlerin şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve 72000 lira peşin harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine 19.9.1994 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Baraj yapılmasına karar verildikten sonra sahadaki tüm taşınmazlar İdarenin emir ve tasarrufuna geçer. Özel mülkiyete konu olan yerler idarece kamulaştırılır. Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerler özel mülkiyete konu olamayacağından bu yerlerle ilgili bir Kamulaştırma söz konusu olamaz. Davaya konu yer bu nitelikte görüldüğünden kamulaştırılmamıştır. Davacı, bu yerin özel mülkiyete konu ve zilyetliğinde bulunduğu ileri sürerek bunun tesbitini istemiştir. Bu iddianın taşınmazın tasarrufuna geçtiği DSİ. İdaresi'ne karşı ileri sürülüp kanıtlanması gerekir. İdare taşınmazla, dolayısıyle dava ile sıkı sıkıya ilgilidir. Bu tesbit davası 2942 sayılı Kamulaştırma Kanununun 19. maddesine göre açılır. Davada, MK.nun 639. maddesi uygulanır. Bu maddenin 3. fıkrasına göre Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişisi sıfatıyle DSİ. Genel Müdürlüğü'nün de davalı gösterilmesi gerekir.
Baraj yapılmadan önce idare, bölgede etüt ve proje çalışmaları yapar, uzmanları aracılığı ile tüm araziyi inceler ve analiz eder. Bu arada dava konusu taşınmaz bölümü de incelenmiş ve rapora konu edilmiş olmalıdır. Bu davada taşınmazın bulunduğu yere ait proje ve etüt çalışmaları ile ilgili belgeler ve raporların getirtilmesi ve dava nedeniyle elde edilen delillerle ve bu arada bilirkişi raporları ile karşılaştırılıp birlikte incelenmesi gerekir. İdare, davaya katılmak suretiyle bu belge ve raporların dosyaya getirtilip inceleme olanağı sağlanır.
Davanın olumlu sonuçlanması halinde davacı taşınmazın baraj göl suları altında kalması nedeniyle tazminata hak kazanmış olacağından ve bununda muhatabı bağımsız bütçesi bulunan idare olacağından DSİ. Genel Müdürlüğünün dava ile ilgisi olmadığından sözetmek mümkün değildir. Karşılığında tazminat ödeyeceği taşınmazın değerini ve niteliğini denetlemesi ve bilmesi idarenin en tabii hakkı olup dava dışı bırakılmakla. bu haktan en yoksun bırakılması doğru değildir.
2942 sayılı Kanunun 18. maddesi kamulaştırılan taşınmazlarla ilgili kişiler arasındaki uyuşmazlıklarda uygulanır. Dava konusu yer kamulaştırılmamış olduğundan bu maddenin bu davada uygulama olanağı yoktur. Yukarıda açıklanan nedenlerle DSİ. Genel Müdürlüğü'nün taşınmaz ve dolayısıyle dava ile tartışmasız ilgisi bulunduğundan davada davalı olarak yeri vardır. Aksine düşüncelerle DSİ. hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi isabetsizdir. Ayrıca yapılan araştırma ve incelemede yetersizdir. Baraj yapılmadan evvel bu bölgede çalışma yapan DSİ. ' nin ilgili birimlerinden bu yerle ilgili uzmanlarca düzenlenmiş etüt, proje ve raporlarının getirtilerek dava nedeniyle tesbit edilen deliller ve bu arada bilirkişi raporu ile karşılaştırılıp birlikte incelendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma da yapılmamıştır. Bu nedenlerle sayın çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
M. Fahri ILDIZ Başkan