Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1993/10502
K. 1993/13815
T. 28.12.1993

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


 
TAPU İPTALİ VE TESCİL
KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI
 
KARAR ÖZETİ: Davacının nizasız parseline ait dayanak tapu 1951 ve bunun hudut komşusu olan nizalı parselin dayanak tapusu 1963 yılında yapılan 4753 sayılı Kanunun uygulamaları sonucu tesis edildiğine, 1951 yılındaki uygulama sırasında, nizalı parsel, hiç kimsenin zilyetlik ve tasarrufunda bulunmayan yer alarak belirtildiğine ve davacının dayanak tapusunun dört tarafı da Devletin hüküm ve tasarrufu altındaki tepe şeklinde gösterildiğine 1963 yılında yapılan uygulama sırasında ise, nizalı yerin 1951'den  sonra tarım arazisine dönüştürüldüğü kabul edilerek Hazine adına belirtildiğine, ilk ve ikinci tesbitler arasında davacı yararına yirmi yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresi dolmadığına göre; taşınmazın 1951 yılındaki niteliğini belirleyen bu resmi belgeler karşısında, davacının zilyetliğinin  yıllarda başladığı yolundaki tanık ve mahalli bilirkişi beyanlarına  artık itibar edilemez.
 
(743 s.MK.m.639)
 
Zeliha ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Malatya 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nden  verilen 29.11.1990 gün ve 513-323sayılı hükmün Yargıtay'caincelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
 
Davacı, öncesi itibariyle hali ve bor niteliğinde bulunan taşınmazı para ve emek sarfetmek suretiyle tarım arazisi haline getirdiğini ve 60 yıldan bu yana zilyet ve tasarrufu altında bulunduğunu ileri sürerek bu yere ait Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Hazine davanın reddine karar verilmesini savunmuş, mahkemece davanın kabulü yönüne gidilmesi üzerine hüküm Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Bozma ilamında da işaret edildiği üzere uyuşmazlık konusu 129 parselin bulunduğu yerde 1951 ve 1963 yıllarında 4753 sayılı Kanunun hükümleri uyarınca iki kez uygulama yapıldığı anlaşılmaktadır. 1951 yılında yapılan uygulama esnasında düzenlenen pafta dosya arasında bulunmakla beraber belirtmeliğinin bulunmadığı idarece bildirilmiştir. Paftaya göre uyuşmazlık konusu yerin kuzeyinde bulunan 128 parsel 1951 yılında 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca davacı adına belirtilmiş ve daha sonra yapılan tapulama çalışmaları sırasında davacı adına tesbit ve tescil edilmiş, bu parselin etrafında yer alan uyuşmazlık konusu taşınmaz ve diğer taşınmazlar hiç kimsenin zilyetlik ve tasarrufu altında, bulunmayan hali arazi olarak paftada gösterilmiştir. Daha sonra 1963 yılında 4753 sayılı Kanunun hükümleri uyarınca ikinci defa yapılan uygulamada uyuşmazlık konusu yerin 1951 yılından sonra tarım arazisi haline getirildiği görüşünden hareketle Hazine adına belirtilmiş ve 30.12.1963 gün ve 223 numara ile Hazine adına tapuya kayıt edilmiştir. Yine aynı uygulamada da gerek 128 ve gerekse 129 parselleri, çevreleyen tüm taşınmazlar mera olarak belirtilmiş, 1979 yılında kadastroda da az önce tarih ve sayısı açıklanan Hazineye ait tapu kaydı 129 parsele revizyon görmüş, etrafındaki taşınmazlarda 140 parsel numarası ile mera olarak sınırlandırılmıştır. Esasen 1951 yılında yapılan belirtmede davacı adına belirtilen ve 16.2.1951 gün, 535 sıra numarası ile tescil edilen 128 parselin dayanak kaydında dört sınır da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan tepe olarak gösterilmiştir. Tüm bu açıklamalardan şu sonuç çıkmaktadır; ilk uygulamanın yapıldığı 1951 yılında dava konusu edilen taşınmaz ile 128 parselin etrafında bulunan diğer taşınmazlar hiç kimsenin zilyetlik ve tasarrufu altında bulunmayan yerler olduğu anlaşılmaktadır. O tarihten 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca ikinci belirtmenin yapıldığı 1963 tarihine kadar yasada öngörülen kazanmayı sağlayan 20 yıllık sürede geçmemiş bulunmaktadır. Taşınmazın 1951 yılında 4753 sayılı Kanun hükümleri uyarınca yapılan uygulama sırasında niteliğini gösteren dosya arasındaki resmi belge niteliğinde bulunan pafta karşısında davacının zilyetliğinin 1 930İu yıllarda başladığını açıklayan yerel bilirkişi ve tanıkların sözleri hukuken değer taşımaz. Tüm bu açıklamalar gözönünde tutularak davanın reddine karar verilmesi gerekirken, değişik gerekçelerle davanın kabulüne karar verilmiş olması yasaya aykırıdır. Hazinenin temyiz itirazları bu bakımlardan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle (BOZULMASINA), 28.12.1993 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 
 
 
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini