 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1991/8760
K. 1992/10189
T. 25.6.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL
İMAR.-İHYA
KESİN HÜKÜM
ÖZET Bir hükmün kesin hüküm sayılabilmesi için; önceki taraflarının, davanın konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir.
(1086 s. HUMK. m. 237)
H. İbrahim ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Karaman 1. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 21.3.1991 gün ve 532-81 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, nizalı taşınmazın 1925 yıllarında muris babası tarafından imar-.. ihya edilmiş olduğunu ve sağlığında kendisine satıp zilyetliğini devretmiş bulunduğunu ileri sürerek, Hazine üzerindeki tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, bilirkişi ve tanık dinlenmiş ve iddia ve savunmaya ilişkin deliller değerlendirilmeksizin, başka anlatımla bunların tartışılmasına girilmeksizin davanın 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçmiş olması ve daha önce Hazine tarafından Durali adındaki şahıs aleyhine açılmış dava sonunda verilen 15.10.1963 tarih, 214/241 sayılı ilamın kesin hüküm olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir. Mahkemenin ret sebebi olarak gösterdiği bu gerekçeler yasaya uygun değildir. Öncelikle, davada imar-ihya sebebine dayanılmıştır. Dava, Kadastro Kanununun yürürlüğünden itibaren 46. maddede yazılı iki yıllık ek süre içerisinde açılmış bulunduğuna göre, artık hak düşürücü süreden söz edilemez. Bu sebebe göre davanın içine girilmesi ve işin esasının incelenmesi gerekir. İmar-ihya iddiası sabit olmadığı veya davanın başka sebepten reddine karar verilmesi hali bu ön şartın dışında mütalaa edilmesi gereken durumdur. Mahkemenin ikinci ret gerekçesine gelince: Az önce açıklanan 15.10.1963 tarihli ve 214/241 sayılı ilamda ne davacı, ne de davacının murisi taraf durumunu almamıştır. 0 davada, davacı Hazine davalı da lehine tesbit yapılan Durali'dir. Durali'den davacının veya murisinin sonradan yani hükümden sonra bu taşınmazı satın aldığı veya herhangi bir sebeple Durali'nin halef olduğu iddiası da ileri sürülmemiştir. Hazine böyle bir savunma ileri sürmemiştir. HUMK. nun 237. maddesi hükmüne göre bir hükmün kesin hüküm sayılabilmesi için önceki hükmün taraflarının, davanın konusunun ve dava sebebinin aynı olması gerekir. Bunlardan birisi yoksa hüküm kesin hüküm sayılmaz. Ancak, diğer delillerle birlikte değerlendirilmesi söz konusu olabilir. 0 itibarla mahkeme bu hükmü kesin hüküm saymakla yanılgıya düşmüş olmaktadır. Bu bakımdan da davanın reddi yönüne gidilmesi doğru değildir. Mahkemece yapılacak iş; uyuşmazlığın esasını inceleyip iddia ve savunma çerçevesinde toplanmış olan delillerle birlikte söz konusu olan hükmü ve bu hükmün içerdiği delil ve belgeleri de birlikte değerlendirilmek suretiyle uyuşmazlık hakkında bir karar vermekten ibarettir. Temyiz itirazları bu sebeplerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 7700 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.