 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1991/8409
K. 1992/10183
T. 25.6.1992
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU İPTALİ VE TESCİL
ÖZET 3402sayılı Kanunun 13/B-bmaddesinin uygulanabilmesi için, ya harici satışın kadastronun yapılmasından önce 10 yıl evvel yapılmış ve tesbit tarihine kadar 10 yıldan beri bu payın tasarruf edilmiş olması; yada bölgede kadastro faaliyeti başlamış olmakla birlikte henüz bu yerin kadastrosuna sıra gelmemiş olması gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13/B-b)
Niyazi ile Yusuf aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Ayvacık Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 26.2.1991 gün ve 334/61 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Mahkemece yapılan inceleme hükme yeterli bulunmamaktadır. Mahkemece, 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesi uygulanmak suretiyle Yusuf'a ait 1/3 payın hukuki değerini yitirmiş olduğunu, bu sebeple kaydın iptali gerektiğini kabul etmiş ve 1/3 payın davacı adına tesciline karar verilmiştir. 3402 sayılı Kanunun 13/B-b maddesinin uygulanabilmesi için, ya harici satışın kadastronun yapılmasından önce 10 yıl evvel yapılmış ve tespit tarihine kadar 10 yıldan beri bu payın tasarruf edilmiş olması; ya da o bölgede kadastro faaliyeti başlamış olmakla birlikte henüz bu yerin kadastrosuna sıra gelmemiş olması gerekir. Dosyadan, taşınmazın kadastro görüp görmediği iptali istenilen tapu kaydının revizyon görüp görmediği anlaşılmamaktadır. Öncelikle bu yönün araştırılması gerekir. Başka anlatımla, taşınmaz hakkında kadastro tutanağı tutulup tutulmadığının araştırılması, kadastro tutanağı tutulmuş ise tutanakla birlikte buna ait kaydın getirtilmesi, harici satış 1975 yılında yapıldığına göre tespit tarihine kadar 10 yılın geçip geçmediğine bakılması, tutanak düzenlenmemiş ve o çalışma alanında kadastro faaliyetine başlanmamış ise hariç satış tarihinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık zilyetlik süresinin geçip geçmediğine bakılması ve ona göre uyuşmazlığın çözümü yönüne gidilmesi gerekir. Zira, 3402 sayılı Kanunun 33/son fıkrasına göre, bu kanunun zilyede tanıdığı haklar kadastrosuna başlanan bölgede zilyedin leh ve aleyhine açılan davalarda iddia ve defi olarak ileri sürülebilir. Bu hükümler henüz kesinleşmemiş davalarda da uygulanır. Bu fıkra 3402 sayılı Kanunun uygulama zamanını ve alanını belirtmektedir. Yasanın uygulama zamanı bölgede kadastronun başlama günü, başka anlatımla Kadastro Müdürünün ilan yaptığı gün olarak belirtilmiştir. Bu sebeple ilan gününün araştırılması gerekir. Bu yönler açığa kavuşturulmadan davanın kabulü yönüne gidilmesi isabetsiz, temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 7700 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 25.6.1992 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.