 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E. 1991/464
K. 1991/15114
T. 5.11.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- SATIŞ AKTİ
- KÖTÜ NİYETİN İSBATI
ÖZET :Taşınmazın, uygulamaya göre 1391 parsele dayanak alan, tapu kaydının kapsamında kaldığı, bu tapu kaydının 1969 yılında MK.nun 639. maddesi hükmüne göre başkası adına oluşup, daha sonra davalıya satış yoluyla tedavül ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda, davacının 1969 tarihine kadar iktisabı sağlayan zilyetliği olsa bile davalı satış akdine dayanmakta olup MK.nun 637. maddesi hükmüne göre kanuni karine olarak satın almada iyi niyetli sayılır. Bunun aksinin davacı tarafından iddia ve ispat edilmesi gerekir.
(743 s. MK. m. 2, 631, 639)
Ayten ile Yasemin aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Eceabat AsIiye Hukuk Hakimliği)nden verilen 6.11.1990 gün ve 183/186 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı; nizalı 1391 parselin kendisine ait 1394 parselin devamı olduğunu, davalının dayandığı dayanak tapu kaydının bu yeri kapsamadığını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile taşınmazın adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece yapılan inceleme sonunda gayrimenkulun niteliği üzerindeki bitki örtüsü gözönünde tutulmak suretiyle hiç kimse tarafından zilyet olunmadığı ve ayrıca davalının dayandığı tapu kaydının bu yeri kapsadığı gerekçesiyle davanın reddi yönüne gidilmiştir. Dava esas itibariyle davalı üzerindeki tapu kaydının iptaline ilişkin mülkiyetin aktarılması davasıdır. Taşınmaz tapuya bağlandığına göre özel mülkiyet konusu bir yer olduğu karine olarak kabul edilmelidir. Üzerindeki bitki örtüsüne bakılarak taşınmazın niteliği hakkında bir sonuca varılması doğru olmadığı gibi zilyetlik olaylarının yine taşınmazın bitki örtüsü gözönünde tutularak sabit olup olmadığı hakkında gözlem yoluyla bir sonuca varılması doğru değildir. Mahkemenin bu görüşü yerinde değil ise de, taşınmazın uygulamaya göre 1391 parsele dayanak olan tapu kaydının kapsamında kaldığı bu tapu kaydının 1969 yılında MK.nun 639. maddesi hükmüne göre başkası adına oluşup daha sonra davalıya satış yoluyla tedavül ettiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının 1969 tarihine kadar iktisabı sağlayan zilyetliği oluşmuş olsa bile davalı satış akdine dayanmakta olup MK.nun 631. maddesi hükmüne göre kanuni karine olarak satın almada iyiniyetli sayılır. Bunun aksinin davacı tarafından iddia ve ispat edilmesi gerekir. Bir bakıma zilyetliğin veyahut mülkiyet hakkının doğduğunun kanıtlanmış olması yetmez. Bu husus birinci aşamadır. Bundan sonra MK.nun 2. maddesi hükmüne göre davalının kötü niyetli olduğunun belirlenmesi gerekir. Davacı ne dava dilekçesinde ne de yargılama sırasında davalının kötü niyetinden sözetmemiştir. Kökleşmiş Dairemizin kararlarına göre kötü niyetin iddia ve ispat edilmemesi halinde davanın reddi gerekir. Bütün bu açıklamalara göre netice itibariyle mahkemece tesis olunan hükmün doğru olduğu sonucuna varılmaktadır. Hüküm redde ilişkin olup netice itibariyle doğru olduğundan temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan bu hükmün (ONANMASINA) ve 5000 lira peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2700 liranın temyiz edenden alınmasına, 5.11.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.