 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1990/6204
K: 1990/15405
T: 13.11.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Fevzi ile Hazine, Orman Genel Müdürlüğü ve Kemalpaşa Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, (Hopa asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 28.11.1989 gün ve 26/138 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine ve Orman genel Müdürlüğü vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı Fevzi tarafından davalı Hazine, köy ve Orman Genel Müdürlüğü aleyhine açılan MK.nun 639/ilk maddesine dayalı tescil davası sonucunda 2480 metrekare yüzölçümlü taşınmazın davacı adına tesciline karar verilmiş hükmü davalı Hazine ile Orman Genel Müdürlüğü temyiz etmiştir. Tesciline karar verilen taşınmazın batı ve kuzey batısı deniz çakıllığı olarak belirlenmiştir. Bu sınır yönünden yapılan incelemede bilirkişi olarak bilgisine başvurulan jeolog raporlarında, "Deniz çakıllığının başladığı sınır kesin değildir. Deniz dalgalarının yüksek enerjisi nedeniyle bu çakılların sınırı kısa aralıklarla değişmektedir. Keşif sırasında taşınmazın görünümüne bakarak çakıllığın başladığı sınır tesbit edilmiştir." denilmektedir. Düzelenen bu raporlar hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Yeni Kıyı Kanunu ile Anayasa Mahkemesi'nce iptal edilmiş olan 3086 sayılı kıyı Kanunu hükümlerine göre, özel mülkiyete konu olan kültür arazileri denizin temadisi olan kıyıdan sonra, başka anlatımla, kıyı kenar çizgisinden sonra gelmektedir. kıyı kenar çizgisi ise, denizin tabii hareketleri ve rüzgar tesiriyle oluşan kumluk, çakıllık arazinin kültür arazisine değdiği noktaların birleşmesinden meydana gelen bir çizgidir. Bu durumda, taşınmazın denizle olan sınırının tesbiti için özellikle kıyının belirlenmesi gerekir. 17.3.1972 tarih, 7/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Karararına göre, denizin devamı sayılan kıyı alanının yani kumluk, çakıllık alanın kazanılması mümkün değildir. Çünkü bu kısım, deniz gibi kamunun istifadesine ayrılmış kamu malıdır. Anılan İçtihadı Birleştirme Kararı ve Kıyı Kanunlarında belirtilen esaslar gözönünde tutularak deniz sınırının jeolog bilirkişi marifetiyle yeniden tesbiti ve bunun krokide işaretlenmesi ve bundan sonra taşınmazın MK.nun 639/1. maddesine göre özel mülkiyet şeklinde tapuya tesciline olanak bulunup bulunmadığının düşünülmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm verilmesi isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 18.750 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 13.11.1990 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.