 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1990/4688
K: 1990/8441
T: 14.05.1990
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : H.D. ile R.D. aralarındaki men'i müdahale davasının kabulüne dair ... Sulh Hukuk Hakimliği'nden verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi istenilmiş olmakla gereği düşünüldü:
KARAR : Davacı H.D. murisi babası H.'den kendilerine intikal edip 30 yıldır zilyetliklerinde olan taşımaza davalının haksız olarak elattığını ileri sürerek davalının vaki müdahalesinin men'ine karar verilmesini istemiş ve alınan veraset belgesine göre murisi H.'nin terekesi iştirak halinde olduğundan mahkemece terekeye mümessil olarak tayin edilmiş ve bu sıfatla davayı izlemiş 15 tahrir numaralı vergi kaydı ile 20.12.1985 tarihli yargılama oturumunda Teşrinievvel 1299 tarih 22 numaralı tapu kaydına dayanmış ve dilekçede isimleri açıklanan tanıkların dinlenmesini istemiş, davalı ise nizalı yerin kendisine ait olduğunu ve bu yerin, tapunun 17.7.1978 gün ve 14 sıra numarasında adına kayıtlı olduğunu bildirmiş ve açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece keşif yapılarak sadece yerel bilirkişi dinlenmiş ve teknik bilikişiden rapor alınıp, nizalı yerin davacının dayandığı 3.7.1936 tarih ve 117 hesap numaralı vergi kaydının kapsamında kaldığı kabul edilerek davalının mevkii ve sınırları hüküm fıkrasında yazılı yerine 2300 metrekareli kısmın müdhalesinin men'ine karar verilmiştir.
Mahkemece hükme dayanak yapılan vergi kaydında malik olarak P.A. adında bir kişi gözükmektedir. Veraset belgesinde ise davacının murisi H.dir. Davacı miras sebebine dayandığına göre, vergi kaydında malik olarak gözüken kimseyle akrabalık bağının araştırılması gerekir. Bu kayıt başkasına ait olup ta bununla davacı arasında hukuken bir bağ yok ise bu kayıt belge olarak nazara alınamaz.
Vergi kaydı murise ait olsa bile uyuşmazlığın çözümünde yegane etken olamaz. Vergi kaydı Devletin vergisini gösteren bir belge olduğundan ancak zilyetlikle doğrulandığı takdirde bir hüküm ifade eder. Tapu gibi mülkiyeti gösteren bir belge olmadığından bununla kesin çözüme gidilemez.
M.K.nunun 6. maddesi hümüne göre, herkes müddeasını ispatla yükümlüdür. Bu hüküm, iddianın davacı, savunmasında davalı tarafından ispat edilmesi gerektiğini ifade eder.
O halde, öncelikle davacı nizalı yerin murisinin zilyetliğinde iken mirasçılarına kaldığını ve halen zilyetliklerinde olduğunu kanıtlamalıdır. Zilyetlik maddi olaylardan ibaret olduğundan tanık ve benzeri delilerle kanıtlanabilir. Zilyetlik olayları hakkında bilirkişi mütalaasına bakılarak bir karar verilemez.
Davacı iddiasını ispat için dava dilekçesinde tanık gösterdiği halde bunlar çağrılıp dinlenmemişlerdir. Davacıya bunları keşif yerine davet ettirmek üzere mehil ve imkan verilmesi, tanıklar HUMK.nn 259. maddesine göre taşınmaz başında dinlenmeli, aykırılık vukuunda aynı kanunu 265. maddesine göre, giderildikten sonra sonuca varılmalıdır. bundan ayrı bilirkişi aracılığı ile yapılan uygulama da yeterli değildir.
Davacının dayandığı, vergi kaydının mer'ayı da içerisine alacak şekilde nizalı yere uyduğunu bildirmiş ancak bu vergi kaydının nizalı yeri nasıl çevrelediğini izah etmemiştir. Davalının dayandığı 14 sıra numaralı tapu kaydı hakkında da olumlu ve olumsuz bir açıklamada bulunmamış sadece taraflar arasındaki müşterek sınırı göstermekle yetinmiştir.
Oysa, vergi ve tapu kaydında açıklanan sınırlar okunarak, bunların arz üzerinde birer birer gösterilmesi bilirkişiden istenmeli ve bilirkişinin gösterdiği sınırlar fen memuru tarafından düzenlenecek krokiye işaret ettirilmeli ve böylece uygulamanın sağlık derecesinin Yargıtayca da denetlenmesine olanak sağlanmalıdır. Kabul şekline göre de hataya düşülmüştür. Teknik bilirkişi tarafından düzenlenen 19.10.1989 tarihli krokide nizalı (Taralı kısım) yer 600 metrekare olarak belirlendiği halde hükümde nereden çıktığı açıklanmaksızın 2300 metrekarelik kısma müdahalenin men'ine karar verilmiştir. Mahkeme hüküm ve özellikle hüküm fıkrasında hüküm altına alınan nesnenin gerekçesinin gösterilmesi gerekir. Bu açıklamalara göre davalının temyiz itiazları yerinde görülmüş olduğundan kabulü ile hükmün BOZULMASINA ve 7500 lira peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine 14.5.1990 tarihinde oybirliği ile karar verildi.