 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1990/18993
K: 1991/6576
T: 13.05.1991
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÖZET: İmar-ihyanın gerçekleşmesi için, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir yerin emek ve para harcanmak suretiyle temizlenip, tarım arazisi haline getirilmesi gereklidir.
(766 s. Tapulama K. m. 31/2)
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3, 17, 46)
Ayşe ile Hazine ve Belediye Başkanlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, (Zonguldak ikinci Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 19.7.1990 gün ve 304-406 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Nizalı taşınmaza ait tapulama tutanağı 1958 yılında kesinleşmiştir. Bu dava 31.3.1987 tarihinde açılmış olup 10 yıl geçmiş bulunmaktadır. Her ne kadar imar-ihya, mülga Tapulama Kanununun 31/2. maddesi ile 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesinde gösterilen hak düşürücü süreler geçmiş olsa bile ileri sürülebilir ise de, olayımızda imar-ihya söz konusu değildir. Zira, imar-ihyanın gerçekleşebilmesi için, Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan bir yerin, özellikle olayımızda olduğu gibi çalılık olan bir alanın emek ve para harcanmak suretiyle temizlenip, tarım arazisi haline getirilmesi söz konusudur. Davacı bu yeri imar-ihya edenlerden satın aldığını ileri sürmektedir. Satıcı bu yeri tarım arazisi haline getirmemiş, temizleyip düzelttikten sonra ev yapmıştır. Ev yapmak, duvar inşa etmek, benzeri faaliyetlerde bulunmak imar-ihya kavramına girmez. Yurt topraklarının ekonomik bakımdan tarım arazisi haline getirilmesi halinde imar-ihya söz konusu olabilir. O itibarla, olayda imar-ihya söz konusu değildir. Hal böyle olunca, 3402 sayılı Kanunun 17. maddesi delaletiyle 46. maddesinin de olaya uygulanması mümkün değildir. Zira, bu madde 3402 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren ancak bazı koşullar altında hak düşürücü süreyi bertaraf edip bunun için ek bir süre getirmiş olmaktadır. Bu durumda, anılan maddenin olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü yönüne gidilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 13.5.1991 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.