 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1989/8035
K: 1989/8043
T: 19.09.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Meryem ile Osman ve müşterekleri aralarıdaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Antalya 4. Asliye Hukuk Hakumliği)nden verilen 31.1.1989 gün ve 716-47 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Nizalı taşınmaz 15.11.1956 tarihinde tarafların dip murisleri Abdurrahman'ın mirasçıları adına tupalamaca 567 parel olarak tescil edilmiştir. Paydaşladan Kamile, 17.11.1970 tarihli senetle, Osman, 27.12.1969 tarihli senetle miras hisselerini dip murisin mirasçılarından olan Meryem'e satmışlardır. 27.12.1969 tarihli senet imzalı olup, davacı yönünden HUMK.nun 287 ve 288. maddelerine göre satın alan bakımından parmak işaretini içermekte olup aynı Yasanın 297. maddesine göre, geçerli isbat belgelerindendir. Aynı şekilde Kamile tarafından düzenlenen parmak işaretini içeren senet de HUMK.nun 297. maddesine uygun bulunmaktadır. Binaenaleyh her iki senet MK.nun 612. maddesindeki yazılı şekle uygun olarak düzenlenmişlerdir. Dosya içindeki mirasçılık belgesine göre, miras hissesini devreden Kamile, dip muris Abdurrahman'ın Hasan'dan olma çocuğu Abdurrahman 1322 tarihinden önce; Hasan ise 1333 tarihinde ölmüştür. Kamile'ye intikal eden miras hissesi, eski hükümlere göre müşterek mülkiyet şeklinde intikal etmesi gereken bir miras hissesinin alalade yazılı belge ile devri mümkün değildir. Zira, MK.nun 612. maddesi bu kanunla getirilen iştirak halindeki mülkiyetle ilgili bulunmaktadır. Anılan hükmün müşterek mülkiyet hakkında uygulanması mümkün değildir. Bu itibarla alıcı dip murisin diğer mirascısı olsa bile Kamile ile bu alıcı arasında artık iştirak hali söz konusu olmadığından, olay tapulu bir taşınmazın haricen satışı şeklinde ortaya çıkmaktadır. Tapulu bir taşınmızın satışı ise MK.nun 634. maddesi hükmüne göre resmi şekle bağlıdır. Alalade yazılı şekil yeterli değildir. O itibarla Kamile'nin satışı geçerli sonuç doğurmaz. Diğer satıcı Osman'a gelince; bu kişi Abdurrahman'ın oğlu 1336 yılında ölen Halil'in kızı 1941 tarihinde ölen keziban'ın çocuğudur. Keziban 1941 tarihinde ölmüş, kocası Ali ile miras hissesini devreden oğlu Osman'ı terketmiştir. Veraset ilamından da anlaşılacağı üzere keziban'a intikal eden hisse Halil'in ölüm tarihine göre müşterek mülkiyet şeklindeki payı Osman ile babası Ali'ye iştirak halinde intikal etmiştir. Oysa, alıcı Meryem, Abdurrahman'ın oğlu Halil'in oğlu Ahmed'in çocuğudur. Ahmet de 1944 tarihinde ölmüştür. Aynı şekilde Ahmet'e intikal edep pay eski ahkama göre müşterek mülkiyet şeklindedir. Ahmet'den Meryem'e kalan pay Ahmed'in ölüm tarihine göre iştirak halindedir. Ne vark ki satıcı Osman ile alıcı Meryem arasında mirasçılık münasebeti olmadığı gibi iştirak halide söz konusu değildir. Osman ile babası Ali arasındaki miras payı iştirak halindedir. Meryem bunlara göre iştirak hali bakımından üçüncü kişi durumundadır. İştirak halinde hak sahibi olan kimselerin miras hisselerinin birbirine devri MK.num 612. maddesi hükmüne tabiidir. Bunun dışındaki kimseler MK.nu 612. maddesinin getirdiği hükümden yararlanamaz. O itibarla Osman'ın Meryem'e miras hissesini devri de az önce açıklandığı gibi geçerli sonuç doğurmaz. Her iki halde de davanın reddi doğru olmaktadır. Mahkeme hükmü açıklanan gerekçelere göre isabetlidir. Tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA) ve 3500 lira peşin harcın onama harcına mahsubuna, 19.9.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.