 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E:1989/2319
K:1989/5554
T:29.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KARŞILIKLIK ESASI YABANCININ MÜLK EDİNİMİ
ÖZET: Misilleme kuralına uygun olarak 1939 tarihinden itibaren bir Suriyeli' nin, Türkiye 'de taşınmaz edinmesi [iktisabı] olanaksızdır ve bu tarihten sonra da bir Suriyeli taşınmazını bir Türk 'e devredemez.
Ancak, bu işlemler katılmadan [ilhaktan önce tamamlanmış ise Hatay Cumhuriyeti 'nce kabul edilen 7 Temmuz 1939 tarih ve 3173 sayılı Yasa ile o tarihte yürürlükte bulunan hükümlerin gözönünde bulundurulması gerekir.
(1062 s. MBK m. 1, 2)
Mehmet ile Hazine, dahili davalı Orman Genel Müdürlüğü aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Yayladağı Sulh Hukuk Hakimliği)nden verilen 26.12.1988 gün ve 43/199 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı taşınmazı, 12.7.1932 tarihli senetle Suriyeli Fariye'den satınalmıştır. Taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu anlaşılmaktadır. Satın alma tarihinde davacının Fransızların işgalinde bulunan Hatay mıntıkasında ve Yayladağı'nda oturduğu anlaşılmaktadır. 1939 tarihinde Hatay, Türkiye'ye ilhak edilmiştir. İlhakdan önceki evrede yani Hatay Cumhuriyeti'nin kurulduğu sırada Hatay bölgesinde Türk kanunlarının uygulanması kabul edilmiştir. Taşınmaz tapusuz olduğuna göre, o tarihde Hatay'da yürürlükte bulanan hükümlerin nazara alınması gerekmektedir. 0 tarihlerde Hatay'da Suriye'ye ait hükümler daha doğrusu Mecelle ve Arazi Kanunları hükümleri uygulanmaktaydı. Bunun dışında miras meseleleri hakkında 1328 tarihli veraset ve intikal hükümleri uygulanmaktaydı. Başka deyimle, satış tarihinde Suriye'de yürürlükte bulunan hükümlerin uygulanması gerekmekteydi. Taşınmaz arazi olduğuna ve mülk sayılmadığına göre, o tarihte yürürlükte bulunan hükümler uyarınca müruruzaman yoluyla kazanılması mümkündür, olayın 1939 tarihine göre incelenmesi gerekmektedir. 1932 tarihinden önce taşınmazın yine Fariye tarafından tapusuz olarak tasarruf edildiği ve kazanılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda taşınmaz o tarihde Suriye'de yürürlükte bulunan kanun hükümlerine göre geçerli bulunmaktadır. Bilahare Fransız hükümeti ile Türkiye arasında hükümlere göre halen Suriye uyruklu olan Fariye tarafından kazanılmış ve 1932 tarihinde de Fransızların işgalinde bulunan ve Yayladağı'nda ikamet eden davacıya geçmiştir. Davacının iktisabı o tarihde Suriye'de yürürlükte bulunan Kanun hükümlerine göre geçerli bulunmaktadır. Bilahare, Fransız hükümeti ile Türkiye arasında gayrimenkul meselelerinin halli için bir takım komisyonlar kurulmuş bunun çözümü yönüne gidilmiş ancak Fransızların davranışı sebebiyle bir çözüme bağlanmamış ve bunun üzerine 1062 sayılı Yasa ile 1939, 1940 ve 1942 tarihlerinde Türk Hükümeti'nce çıkarılan kararnamelere göre, Suriyelilerin Türkiye'de bulunan taşınmaz mallarına vaziyet edilmiştir. Şu hale göre, misilleme kuralına uygun olarak 1939 tarihinden itibaren bir Suriyeli'nin Türkiye'de gayrimenkul iktisabı mümkün olmadığı gibi bu tarihten sonra bir Suriyeli'nin taşınmazının bir Türke devri de mümkün olamıyacaktır. Ancak, bu muameleler ve işlemler ilhaktan önce tamamlanmış ve Hatay Cumhuriyeti'nin kurulması ile Hatay Cumhuriyeti'nin kabul ettiği 7 Temmuz 1939 tarihli ve 3713 sayılı Kanunla o tarihte yürürlükte olan hükümlerin nazara alınması gerektiğine göre 1932 yılında yapılan satış geçerli sonuç doğuracaktır. Davacı ilhak suretiyle Türk vatandaşı sayılmış olduğuna göre, iktisabı korunacaktır. O itibarla davanın kabulüne ilişkin karar doğru olmaktadır. Temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), ve 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/J maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına, 29.5.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.