 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1989/2132
K: 1989/4933
T: 15.05.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Feridun ile Hazine ve Bozburun Köyü Muhtarlığı aralarındaki tescil davasının kabulüne dair, (Marmaris Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 7.11.1988 gün ve 228/237 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:^
KARAR : Mahkemece yapılan inceleme ve araştırma hükmü yeterli bulunmamaktadır. 13..31972 gün ve 7/4 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının gerekçesine göre kıyı (yalı şeridi) şu şekilde belirlenmektedir: Gel-git (med ve cezir), rüzgar veya diğer tabbi olaylarla deniz sularını karada en son ilerleyebildiği, şekillendirici etkilerinin görülebileceği kısım kıyı şerididir. Kıyı; ister kumluk, çakıllık ister taşlık, kayalık olsun, denizlerin devamı yani denizin mütemmim cüz'ü niteliğindedir. İçtihadı Birleştirme Kararında, denizin çoşkun bulunduğu sırada dalgaların en son ilerleyebileceği yer kıyı alanını göstermektedir. Bilirkişi raporunda bu yönler hakkında bir açıklamada bulunulmamıştır. Jeoloji yüksek mühendisi tarafından düzenlenen 27.4.1988 tarihli rapora ekli krokide beton dolgu olarak gösterilen yer kıyı alanı olarak belirlenmiş ve nizalı taşınmazın beton dolguya dayanan kısmı kıyı kenar çizgisi olarak kabul edilmiştir. Aslında beton dolgu olarak gösterilen kısmın tescile konu yer içerisinde gösterilip gösterilmediği anlaşılmamaktadır. Jeoloji mühendisinin mütalaasına göre, bu kısmın tescil konusu olan yerin dışında kalması gerekir. Beton dolgudan sonra nizalı yere doğru uzanan kısmın bir yükseklik teşkil ettiği belirtilmiş ise de, bu yüksekliğin yapay bir şekilde meydana getirilip getirtilmediği hakkında bir görüş bildirilmemiştir. Dosya içindeki fotoğrafa göre dolgudan sonra gelen kısmın dahi yapay olarak husule getirildiği, doldurma olduğu kanısı uyanmaktadır. Bu kısım hakkında bir görüş belirtilmemiştir Şayet bu kısım denizden doldurulmak suretiyle veyahut kumluk alanın yükseltilmesi suretiyle oluşturulmuş ise, böyle bir yerin zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün olamayacaktır. Bu tür yerler denizin uzantısı sayılacağından MK.nun 641. maddesi uyarınca tescile konu olamaz. Bütün bu yönlerin gözönünde tutulmak suretiyle açıklığa kavuşturulması denizin kültür arazisine doğru uzandığı en son sınırın gerekiyorsa yerel bilirkişi ve şahitlerden de sorulmak suretiyle saptanması ve bu hususta uzman bilirkişi görüşü alındıktan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken bunlardan zuhul ve eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükm
ün BOZULMASINA, 15.5.1989 tarihinde oybirliği ile karar verildi.