 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E:1989/15940
K:1989/14929
T:18.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- TAPU İPTALİ VE TESCİL
- İMAR VE İHYA
- KESİN HÜKÜM
- MADDİ OLAY
ÖZET : Daha önce tapulama mahkemesince alınan kararda; taşınmazların davacı tarafından imar-ihya edildiği, ancak Tapulama Kanununun 32. maddesinin kaldırılmış olması nedeniyle taşınmazın Hazine adına yazıldığı ve bu maddenin 2. ve 3. fıkralarına göre taşınmazların davacı tarafından imar ve ihya edildiğinden tapuya şerh verilmesine karar verildiği belirtilmiştir. Bu durumda ortada şeklen kesin hüküm varsa da, maddi olay bakımından kesin hüküm yoktur. Davacının bu hükümden yararlanması gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 46, geçici m. 4)
Yaşar ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair, (Eskişehir 3. Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 5.7.1989 gün ve 518/803 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı, Hazine adına tapulama yoluyla tesbit ve tescil edilmiş olan taşınmazları tesbit tarihine kadar 20 yıl süreyle tasarruf ettiğini ve daha önce imar ve ihya ettiğini ileri sürerek 3402 sayılı Yasanın 46. maddesi hükmüne göre kaydın iptaliyle taşınmazların adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece talep kabul edilmiş ve iptal ve tescile karar verilmiştir. Her ne kadar 3402 sayılı Yasanın geçici 4. maddesinin 1. fıkrasında kesin hükme bağlanmış uyuşmazlıklara 3402 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmayacağı belirtilmiş ise de, olayımız anılan hükmün kapsamı dışında kalmaktadır. Gerçekten de, daha önce tapulama mahkemesince ittihaz olunan kararda, taşınmazların davacı tarafından imar-ihya edildiği, ancak Tapulama Kanununun 37. maddesinin son fıkrasının kaldırılmış olması sebebiyle taşınmazın Hazine adına yazıldığı ve bu maddenin 2. ve 3. fıkralarına göre taşınmazların davacı tarafından imar-ihya edildiğinin tapuya şerh verilmesine karar verildiği belirtilmiştir. Bu durumda ortada şeklen kesin hüküm var ise de, maddi olay bakımından kesin hüküm yoktur. Zira uyuşmazlık konusu olan husus imar-ihya olayının var olup olmadığıdır. Tapulama Mahkemesince ittihaz olunan hükümde imar-ihyanın tamamlandığı ve iktisap şartlarının mevcut olduğu, ancak kanunen tescile imkan olmadığı belirtilmiştir. O halde, imar-ihya ve dolayısıyla iktisap olayının davacı lehine oluşmuş olduğu önceki ilamda kabul edilmiştir. Davacının bu hükümden yararlanması gerekir. 3402 sayılı Kanunun 46. maddesinin amacı da budur. Madde hükmünün geçici 4. maddenin 1. fıkrası açısından açıklandığı şekilde yorumlanması gerekir. Daha açık deyimle, tapulama mahkemesinin ilamı davacının açacağı davayı engellemek şöyle dursun onun iddiasına yardımcı olan ve iddiayı doğrulayan bir belge niteliğini taşımaktadır. Bu itibarla davanın kabulüne karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır. Temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün (ONANMASINA), 2588 sayılı Kanunla eklenen 492 sayılı Harçlar Kanununun 13/j maddesi uyarınca Hazineden harç alınmasına mahal olmadığına, 18.12.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.