 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1989/11037
K: 1989/14409
T: 11.12.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- İSKANEN VERİLEN TAŞINMAZ
- TAKYİT SÜRESİ
- TAPU DIŞI SATIŞ
ÖZET: 2510 sayılı Kanuna göre tahsis edilen taşınmazlar, tahsis tarihinden başlamak üzere onyıl içerisinde devredilemez. Bu süre bitmeden yapılan tapu dışı satışlar takyit süresinin bittiği tarihten itibaren geçerlilik kazanmaya başlar. Tahsis işleminden önce taşınmazların mülkiyeti hazineye ait olduğundan bu tarihten önce yapılan tapu dışı satışların geçerliliği yoktur.
(2510 s. İskan K. m. 23, 30)
(766 s. Tapulama K. m. 32/C)
(3402 s. Kadastro K. m. 13)
(743 s. MK. m. 639/2)
Hasan ile Muharrem ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair, (Bigadiç Asliye Hukuk Hakimliği)nden verilen 21.12.1988 gün ve 117/504 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Mahkemece, satışın dava konusu taşınmazların devrinin yasaklandığı tarihte, daha açık deyimle tahsis edilen taşınmazın takyitli bulunduğu devrede yapıldığı, bu itibarla hukuken bir değer taşımayacağı görüşü benimsenmiş ve davanın reddi yönünde gidilmiştir. Mahkemenin bu görüşüne katılmak mümkün bulunmamaktadır. Zira 2510 sayılı Kanununa göre tahsis edilen taşınmazlar tahsis tarihinden itibaren 10 yıl içerisinde devredilemez ise de, bu süre içerisinde yapılan devir takyit süresinin bittiği tarihten itibaren geçerlik kazanmaya başlar. Olayımızda tahsis 1946 tarihinde yapılıp o tarihte tapuya tescil edildiğine göre, bu arada yapılan satış 1956 yılından itibaren harici satış ve zilyetlik bakımından geçerli hale gelebilir ve zilyetlik süresi 1956 tarihinden itibaren işlemeye başlar. Davanın açılış tarihine göre, dava dinlenebilir. Ancak, satış, taşınmazların tahsisinden ve başka deyimle davalılar adına tapuya tescilinden sonra değil, daha önce yapılmıştır. Oysa bu taşınmazlar Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunduğundan bahisle 2510 sayılı Kanun hükümlerine göre davalıların murisleri adına tapuya tescil edilmiştir. Davacıların dava dilekçelerinde ve yargılama safhasında ileri sürdükleri beyanları ve ibraz ettikleri senede göre, satış 10.4.1946 tarihinde yapılmış olmaktadır. Temlik tarihi ise 14.5.1946 tarihidir. Davacıların ikrar ve kabullerine göre satış tapuya tescilden önce yapılmış olmaktadır. Az önce açıklandığı gibi bu tarihte davalıların murislerinin taşınmazla ilgileri bulunmamaktadır. Taşınmazlar Devlete aittir. Devlete ait olan bir taşınmazın o tarihte satışı geçerli olamayacağı gibi, olaya ne 3402 sayılı Yasanın 13. maddesinin, ne de dava tarihinde yürürlükte bulunan Tapulama Kanununun 32/c maddesinin uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Zira, bu hükümler şeklen geçersiz olan satışlara kadastro yoluyla geçerlilik tanıma amacına yöneliktir. Daha açık deyimle aslında muteber olmayan tapulu taşınmazların haricen satışına tasfiye amacıyla geçerlik tanınmasından ibarettir. Olayımızda böyle bir durum söz konusu değildir. O itibarla anılan hükümlerin olaya uygulanması mümkün bulunmamaktadır. Ayrıca MK.nun 639/2,maddesinin de olaya uygulanması mümkün değildir. Zira, murislerin ölüm tarihi ile dava tarihi arasında MK.nun 639/2. maddesinde öngörülen koşullar ve zilyetlik süreleri geçmemiştir. Bütün bu sebeplerle davanın reddi gerekmektedir. Mahkemece değişik gerekçeyle dava reddedilmiş ise de hüküm sonuç itibariyle redde ilişkin olup doğrudur. Temyiz itirazlarının reddi ile sonucu bakımından doğru olan hükmün (ONANMASINA), 3500 lira peşin harcın onama harcına mahsubuna, 11.12.1989 tarihinde oybirliği ile karar verildi.