 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E: 1988/17391
K: 1989/747
T: 31.01.1989
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Veli ile Hazine aralarındaki tapu iptal ve tescil davasının kısmen kabulüne dair, (Bayındır Sulh Hukuk Hakimliği)nden verilen 27.6.1988 gün ve 161/356 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine ve davacı taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR : Hüküm, davacı ile davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir. Davacı, hükmün 1480 parselle ilgili redde ilişkin bölümünü, davalı Hazine ise 1478 parselle ilgili kabule ilişkin bölümünü temyiz etmektedir. 1480 parsel hakkında aynı sebebe dayanılarak daha önce davacı tarafından açılan dava reddedilmiş ve bu hüküm kesinleşmiştir. HUMK.nun 237. maddesi hükmüne göre, bu hükmün kesin hüküm sayılabilmesi için; dava konusunun, taraflarının ve dayanılan hukuki sebebin aynı olması gerekir. 1480 parsel için açılan dava aynı koşulları haiz bulunmaktadır. O halde önceki hüküm az önce açıklanan HUMK.nun 237. maddesi karşısında kesin hüküm sayılır. Bu suretle davanın reddine karar verilmesinde yasaya aykırı bir yön bulunmadığından davacının temyiz itirazlarının reddi ile hükmün bu bölümünün ONANMASINA. Hazinenin 1478 parselle ilgili temyiz itirazlarına gelince: Dosyadaki delillere ve özellikle ziraatçı bilirkişi raporuna göre, 1478 parsel yabani zeytinlik ve delicelik olup bilahare aşılanmak suretiyle imar edilmiştir. Ancak, Hazine adına tescil edilmiştir. Hazine adına tescil doğrudur. Gerçekten de 3573 sayılı Zeytinciliğin Islahı ve Yabanilerinin Aşılattırılması Hakkında Kanunun 1. ve bunu takip eden maddelerine göre yabani zeytinliklerin bu yolla iktisap edilebilmesi için idarece ıslah edecek kimseye tahsis edilmesi ve kanunla yazılı süreler içinde tahsis edilen kimse tarafından ıslah edilmiş olduğu daha açık deyimle yasanın aradığı şekilde ıslah şartları tamamlanmış olduğu ve bu yön tahsis edilen lehine idarece takdir edildiği takdirde böyle bir yerin idarenin vereceği emir üzerine tahsis edilen kimse adına tescili mümkün olabilmektedir. Kendiliğinden imar ve ıslah davacıya bir hak sağlamaz. Zira işlem tamamen idari nitelik taşımaktadır. Ayrıca 3573 sayılı Kanunun amacı orman kapsamı içerisinde kalan zeytinliklerin belli koşullar altında ıslah edilmesi halinde tahsis edilen kimseye verilmesini amaçlamaktadır. Bu tür yerler ıslah şartları tamamlanmamış veya idarece yeterli görülmemiş ise orman mefhumuna dahil olur. Orman olan bir yerin 3402 sayılı Yasanın 46. maddesi hükmüne göre ıslah veya imarı yapılarak istihsal edilmesi mümkün değildir. Mahkeme bu yönleri gözönünde tutmamış, kanun hükmünü yanlış yorumlamıştır. O itibarla Hazinenin temyiz itirazları yerinde bulunmaktadır. Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün 1478 parselle ilgili bölümünün BOZULMASINA ve 2500 lira peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 1000 liranın davacıdan alınmasına, 31.1.1989 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.