 |
T.C.
YARGITAY
8. Hukuk Dairesi
E:1988/12124
K:1988/12661
T:06.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* TAPU İPTALİ VE TESCİL
* HAK DÜŞÜRÜCÜ SÜRE
ÖZET : Olayda, tapulamadan önceki nedene dayanılmış bulunulmasına ve tapulama tutanağının kesinleşmesinden itibaren dava gününe kadar on yıllık süre geçmiş olmasına göre davanın reddi gerekir.
(766 s. Tapulama K. m. 36)
(3402 s. Kadastro K. m. 12)
Ahmet ile Hazine aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair (Torbalı Asliye Hukuk Hakimliği) nden verilen 24.5.1988 gün ve 8/242 sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi Hazine vekili tarafından Süresinde istenilmiş olmakla, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Mahkemece, nizalı parselin 1950 yılında davacı tarafından para ve emek harcanmak suretiyle imar ve ihya edildiği ve 1950 yılından dava tarihine kadar 20 yıl süre geçtiği belirtilmek suretiyle davanın kabulü yönüne gidilmiştir. Tapulama tutanağında nizalı taşınmazın davacı tarafından 1955 yılında imar ve ihya edildiği, ancak zilyedlik süresinin dolmamış olması nedeniyle taşınmazın Hazine adına yazıldığı belirtilmiştir. Tapulama tutanağı 4.5.1968 tarihinde kesinleşmiştir. 3402 sayılı Yasa ile getirilen 46. maddede, bu tür davaların 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre doğan iktisap şartlarına istinadan kabul edilebileceği belirtilmiştir. 0 halde mahkemenin kabul ettiği 1950 tarihinden itibaren tapulama tesbitinin yapıldığı tarihe kadar zilyedliğin 20 yılı doldurmuş bulunması gerekmektedir. Zira az önce açıklandığı gibi gerek 46. maddede gerekse imar ihya yoluyla kazanmaya imkan veren 17. maddede bu kanuna göre doğan zilyedlik şartları gözönüne alınmıştır. Yoksa 5618 sayılı Yasa ile değişik 27.3.1950 tarihinden önce tamamlanmış imar şartı nazara alınmıştır. 5618 sayılı Kanuna göre, 1950 yılından evvel tamamlanmış imar ve ihyada zilyedlik süresinin 20 yıla ulaşmadığı görülür. Hal böyle olunca davacının 3402 sayılı Yasanın 46. maddesi hükmünden yararlanması mümkün olamaz. Uyuşmazlığın 766 sayılı Yasanın 31. ve 3402 sayılı Yasanın 12. maddesi hükümlerine göre ele alınıp çözümlenmesi gerekir. Tapulamadan önceki sebebe dayanıldığına ve tapulama tutanağının kesinleşmesinden itibaren dava tarihine kadar 10 yıllık hak düşürücü süre geçmiş olduğuna göre bu davanın reddi gerekir. Aksine düşüncelerle yazılı biçimde hüküm verilmiş olması isabetsiz ve temyiz itirazları yerinde olduğundan kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 6.10.1988 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.