 |
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
Esas No : 1996/1853
Karar No : 1996/4516
Tarih : 28.03.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Hürriyeti tahdit, müessir fiil ve hakaret suçlarından sanıklar Mehmet Akdağ, İhsan Akdağ, Fuat Akdağ, Genco Yiğit'in bozma üzerine yapılan yargılanmaları sonunda; Sanıklar İhsan, Fuat ve Genco'nun hakaret suçundan beraatlerine, diğer suçlardan hükümlülüklerine dair (DİYARBAKIR) 3. Ağır Ceza mahkemesinden verilen 26.10.1994 gün ve 194 esas, 106 karar sayılı hükmün süresi içinde Yargıtay'ca incelenmesi müdahil vekili tarafından istenilmiş olduğundan dava evrakı C.Başsavcılığından tebliğname ile 08.02.1996 günü daireye gönderilmekle incelenip gereği düşünüldü:
KARAR : Yerinde görülmeyen sair itirazların reddine, Ancak;
Müdahilin Çermik ilçesi Hakimi, Sanıklardan Mehmet Akdağ'ın bu yer Belediye Başkanı, İhsan ve Fuat'ın oğulları, Genco'nun da makam şöförü olduğu, Sanık Mehmetİn Belediye'nin taraf olduğu, davalarda Hakimin Belediye aleyhine tavır aldığı saplantısına kapıldığı, olaydan birkaç gün öncesinde bir tapu iptal davasının keşfi sırasında keşfin cereyan şekli ve müdahil Hakimin Usul uygulamasından keşfin kendi aleyhine sonuç vereceği izlenimi edinerek Hakime taraf tutma inadıyla sözlü ve eylemli icapsız müdahale ve davranışlarda bulunarak keşfi tamamlama olanağı vermediği, olay günü, müştekiyi ilçe çıkışındaki çeşme başında arabasını yıkarken görüp, yanandaki diğer sanıklarl birlikte yaklaşarak latife yollu takılıp, tartışma başlattığı, hep birlikte onu tabib raporunda belirtildiği şekilde darp ve tahkir ettikten sonra, hemen yakındaki kendi evlerinin bodrum katına zor kullanıp götürerek kapattıktan sonra, şikayetçi olmaması ve ilçeyi terketmesi konusunda tehditlerini sürdürdüğü, 1,5-2 saatlik bir süre zarfında hürriyetinden mahrum bıraktıktan sonra, şikayet etmeyeceği konusunda söz alarak kendiliklerinden serbest bıraktıkları anlaşılmış, Mahkemece de karar yerinde oluş bu biçim ve akış içerisinde değerlendirilip kabul edilmiştir.
Şu fiili duruma göre; ferdin karar ve hareket özgürlüğünü ortadan kaldırma seviye ve boyutlarında gelişen ve cebir cürmünün özel bir biçimi olarak hareket akışı içerisindeki darp, hakaret ve tehdit öğeleriyle bütünleşip mütemadi suç nileliği kazanan hürriyetten yoksun bırakma suçunun oluştuğu belirlenmekli, sövme ve etkili eylem suçlarının amaç, suçun maddi olgular olarak kabulü gerekeceği, müştakil suç vasfı verilemiyeceği, ancak; hükmün uygulama ayrıntılarına mağdurun memuriyet sıfatı dikkate alınıp, sanıkların bu eylemleri görevden kaynaklanan sebeple işledikleri gerekçesine yer verildiğine ve sanıkların hareketi yargı görevi nedeniyle bir Hakim aleyhine ve salt bu nedenle gerçekleştiğine göre fiilin işleniş biçimi ve özelliğinin suça vasıf vermesi gerekeceği, bu nedenle sanıklarınh hukuki durumunun TCK.nun 180/1. maddesinde yaptırıma bağlanan normun ihlali niteliğinde tecelli ettiğinin kabulünde zorunluluk bulunduğu gözetilmeyerek yazılı biçimde ceza hükmü kurulması,
SONUÇ : Bozmayı gerektirmiş müdahil vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepden dolayı istem gibi (BOZULMASINA),28.03.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.