 |
T.C.
YARGITAY
8. Ceza Dairesi
E: 1988/7729
K: 1988/8446
T: 26.10.1988
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
DAVA : Izrar suçundan sanık Yusuf'un TCK.nun 516, 522, 59; 647 sayılı Kanunun 4 ve TCK.nun 72. maddeleri uyarınca neticeden 57.500 lira ağır para cezası ile cezalandırılmasına dair, (Delice Sulh Ceza Mahkemesi)nce verilen 7.6.1988 gün ve 1986/139-1988/188 sayılı kararı havi dosya tetkik olundu:
Sanık hakkında, TCK.nun 516, 522, 59; 647 sayılı Kanunun 4 ve TCK.nun 72. maddeleri uyarınca içtima neticesi 46.250 lira ağır para cezası yerine yanlış hesap sonucu yazılı olduğu şekilde fazla para cezası hükmedilmiş bulunulmasında isabet görülmediğinden dolayı CMUK.nun 343. maddesi gereğince mezkur kararın bozulması lüzumü Yüksek Adalet Bakanlığı'nın 7.10.1988 gün ve 47129 sayılı yazılı emrine atfen C. Başsavcılığı'nca düzenlenen dava evrakı incelendi:
KARAR : CMUK.nun 343. maddesi ile hakim tarafından veya mahkemelerden verilen ve Yargıtay'ca tetkik edilmeksizin kat'ileşen karar ve hükümlerde kanuna muhalefet edilmesi halinde, karar ve hükümlerin bozulabileceği hükmü getirilmiş, aynı yasanın 402. maddesinde de bir mahkumiyet hükmünün tefsirinde veya tayin olunan cezanın hesabında tereddüt edilir yahut cezanın kısmen veya tamamen infazı lazım gelmeyeceği idida olunursa bu babda mahkemeden bir karar isteneceği belirtilmiştir.
Yazılı emre konu olan hadise, sanığa uygulanan yasa maddesindeki para cezası ile hapis cezasından çevrilen para cezasının toplamında yapılan hata ile ilgili olup yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına göre cezaların içtimaında yapılan bu kabil hataların sanık leyh ve aleyhine sonuç doğurmayacağı başka bir anlatımla infaza ilişkin yangıların ilgisi yönünden kazanılmış hak oluşturmayacağı ilamın yerine getirilmesi esnasında infaz makamlarınca dikkate alınıp düzeltilebileceği öngörülmektedir.
Yine kökleşen içtihatlara göre başka bir kanun yolu ile halledilebilecek bir iş yazılı emre konu yapılamıyacağından ve para cezasının içtimaına ilişkin yukarıda sözü edilen hatada CMUK.nun 343. maddesinde sözü edilen anlamda bir kanuna umahelfet hali olmadığından ve ilamın infazı esnasında anılan Yasanın 402. maddesi uyarınca giderilebileceği düşünüldüğünden tebliğnamedeki bozma düşüncesine iştirak edilmemiştir.
Bu nedenlerle yazılı emre atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteğinin REDDİNE, evrakın gereği yapılmak üzere C. Başsavcılığı'na tevdiine, 26.10.1988 gününde oybirliğiyle karar verildi.