Hukuki.NET

T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 2005/3747
K: 2005/3674
T: 22.11.2005
  • TESPİT DAVASI
  • TALEPLE BAĞLILIK

Yargıtay içtihatları bölümü

Yargıtay Kararı

 


İçtihat Özeti: Tesbit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula ihtiyaç vardır. Özel koşullardan ilkine göre, tesbit davasının konusu ancak bir hukuki ilişki olmalıdır. Diğeri ise, söz konusu hukuki ilişkinin hemen tesbitinde hukuki bir yarar olmalıdır.
Eda davasının açılmasının mümkün olduğu hallerde tespit davası açılmasında hukuki bir yararın olmadığı kabul edilir.
Taraflar arasında aidiyetin teshilinden doğan davada, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığının kabulü gerekir.
Ayrıca usulün 74. maddesi hükmüne aykırı düşecek şekilde dava dışına çıkarılarak elatmanın önlenmesine de karar verilmesi doğru değildir.
(1086 s. HUMK. m. 74)
Taraflar arasında aidiyetin tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
İddia ve savunmaya mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgelere göre dava niteliği ve içeriği itibariyle 14 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bulunan kavak ağaçlarının (muhtesatın) aidiyetinin tesbitine ve elatmanın önlenmesine ilişkindir.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davanın kısa bir tanımlaması yapılmak gerekirse; Dava kişisel bir hakkı ihlal edilen gerçek yada tüzel kişinin yargı yerinden himaye istemesine ilişkin istemidir.
Somut olayda, iddianın öne sürülüş biçimi ile davalı tarafın savunması mahkemece toplanıp değerlendirilen deliller ile duruşma tutanaklarına yansıyan bilgi ve belgeler dikkate alındığında henüz davacı tarafın kişisel hakkının ihlal edildiğini gösteren maddi ve hukuki bir olgu bulunmamaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş isede yerel mahkemenin vardığı sonuç dosya içeriğine uymamaktadır. Gerçekten saptanan dava niteliği ve dosya içeriğine göre davacı tarafın dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı belirlenmiştir. Kural olarak tesbit davasının dinlenebilmesi için genel dava şartlarından başka iki özel koşula daha ihtiyaç vardır. Sözü edilen ve aşağıda açıklanan koşullar öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "TESBİT DAVASININ KENDİNE ÖZGÜ KOŞULLARI OLARAK NİTELENDİRİLMEKTEDİR"
Sözü edilen özel koşullara gelince;
  1. Özel koşulların ilki, tesbit davasının konusunu ancak bir hukuki ilişkinin oluşturabileceği tartışmasızdır. Gerçekten, tesbit hükmü, hak ve alacakların doğduğu hukuki ilişkinin mevcut olup, olmadığını tesbit etmekte olup, miktarları hakkında bir şey içermez. Bu nedenle uygulamada, konusu, yalnızca maddi vakıa yada vakıalar olan tesbit davaların dirılenemeyeceği sonucuna varılmıştır. Kural olarak maddi vakıa yada vakıalar ancak hukuki bir ilişki ile birlikte tesbit davasına konu olabilirler.
  2. Davacının sözünü ettiği açık bir anlatımla öne sürdüğü hukuki ilişkinin, mevcut olup olmadığının, hemen tesbitinde, hukuki bir yararı bulunmalıdır. Hukuki yarar koşulu, tesbit davasını hükme bağlayan tüm yasalarda öğretide ve uygulamada kararlılıkla aranmaktadır.
Öte yandan, bir hukuki ilişkinin, hemen tesbitinde, hukuki yararın varlığının kabul edilebilmesi için, üç koşulun birlikte olması zorunludur. Sözü edilen üç koşulu hemen açıklamak gerekirse;
  1. Davacının bir hakkı veya hukuki durumunun halihazır bir tehlike ile ciddi biçimde tehdit edilmiş olması ve sözü edilen TEHLİKENİN YAKIN VE TEHDİDİN CİDDİ OLMASI GEREKİR.
  2. Bu ciddi tehdit sebebiyle davacının hukuki durumunun tereddüt yada belirsizlik içinde olması, bu hsusun davacı için bir zararı meydana getirebilecek nitelikte bulunması gerekir. Tehdit, objektif olarak değerlendirildiğinde, bir zarar doğurabilecek nitelikte olmalıdır.
C) Yalnızca koşulları usulün 237. maddesi hükmünde tanımlanan biçimde kesin hükmün sonuçlarını meydana getiren, cebri-icraya yetki vermeyen bir başka deyişle icra ve infaz kabiliyeti bulunmayan TESBİT HÜKMÜNÜN BU TEHLİKEYİ ORTADAN KALDIRACAK NİTELİKTE OLMASI ZORUNLU OLDUĞU GİBİ, DAVACININ, HUKUKEN KORUNMA İHTİYACIDA HALİHAZIRDA BULUNMALIDIR. ÖZELLİKLE HUKUKİ YARAR KOŞULU TESBİT DAVASININ AÇILDIĞI GÜNDE MEVCUT OLMALI VE HÜKÜM VERİLENE-DEĞİN VARLIĞINI'DA SÜRDÜRMESİ ZORUNLUDUR. Açıklanan nedenlerle davacının, hukuki koruma (himaye) ihtiyacını, başka hallerde, hukuki ilişkisinin mücerret tesbitinde, hukuki yararının bulunmadığı bu nedenle tesbit davası açamayacağı kuşkusuzdur. Öte yandan iddianın öne sürülüş biçimi, dava dilekçesi kapsamı, davalı tarafın savunması, muhdesatların üzerinde bulunduğu taşınmazın aynına yönelik, bir başka deyişle zemine yönelik bir dava bulunmadığına, muhdesatların üzerinde bulunduğu zemine tabi olduğuna ve hukuksal sonuç doğurması taliki yada infisaki şarta bağlı, yada geçmişe ve geleceğe yönelen istek ve talepler kendine özgü koşulları olan tesbit davasının konusunu oluşturamazlar.
Kural olarak, öğretide ve yerleşik Yargıtay uygulamasında "EDA DAVASI" açılmasının mümkün olduğu hallerde tesbit davası açılmasında hukuki bir yararın bulunmadığı kabul edilmiştir.
Sözü edilen kuralın ayrık hali olarak "eda davası" ile elde edilecek tesbit hükmünün kapsamı, tesbit davası ile elde edilecek tesbit hükmünün kapsamından daha dar ise, "eda davası" açılması mümkün olmasına rağmen, eda davasından, bağımsız olarak ayrı bir tesbit davası açılabileceği de öğretide ve uygulamada kararlılık kazanmıştır.
Hal böyle olunca davacı tarafın dava açmakta hukuksal yararın bulunmadığının kabulü gerekir. Az yukarıda duraksamasız vurgulandığı üzere hukuki yarar dava koşuludur. Mahkemece somut olayda davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olduğu gibi kabule göre de kendi içinde müphem ve mü-tenakız fıkraları içerecek biçimde hüküm kurulması usulün 74. maddesi hükmüne aykırı düşecek şekilde dava dışına çıkılarak el atmanın önlenmesine de karar verilmesi dahi isabetsiz, davalı tarafın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde ilgiliye iadesine, 22.11.2005 gününde oybirliğiyle karar verildi.
İçtihat:
Hukuk Forumlarından Seçmeler
  • [Sorumluluk hukuku] Dijital Sağlık ve Yasal Düzenlemeler: Bitkisel Ürünlerin Online Satışı 
  • 01.05.2025 13:12
  • 2. küçük dairemde kira artış anlaşmazlığı 
  • 29.04.2025 15:42
  • Sözleşmede anarak whatsapp yazışmalarının yasal bildirim kanalı ilan edilmesi. 
  • 29.04.2025 00:17
  • Sözleşmedeki "görüş alınarak" ifadesi, görüşü alınan tarafa eylemi engelleme hakkı verir mi? 
  • 29.04.2025 00:03
  • [Babalık davaları] Evlat edinilen çocukların eski baba adı değişimi hk. 
  • 27.04.2025 11:06


    Yeni Mevzuat

  • KDV Filo Kiralama Şirketleri (Fleetcorp) Borçlarını Devir ALan Varlık Yönetim Şirketleri 

  • Filo Kiralama Şirketlerinin Borçlarının Varlık Yönetim Şirketlerine Devri Halinde KDV 

  • Trafik kazasında kusuru olmayan alkollü sürücüye kasko hasarı ödenir 

  • Keşide tarihinin tahrif edildiği ve ibraz sürelerinin geçtiği çekler Borçlu olunmadığının Tespiti 

  • İkinci Nesil İnternet Sitelerinin Hukuki Statüsü 




  • YARGITAY KARARLARI :
    İçtihat Arama motoru anasayfa   2007   2006   2005   2004   2003    2002    2001    2000   1999    1998    1997    1996   1995   1994   1993    1992    1991    1990    1989    1988    1987    1986    1985    1984    1983    1982    1981    1980    1979    1978    1977    1976    1975    1974    1973    1927-1972

    Diğer Bölümlerimiz +
    Tüm Hukuki NET forumları + Hukuki Portal + Hukuk Haberleri + Sözleşme ve dilekçe örnekleri + Mevzuat ve bilimsel incelemeler + Hukukçu Blogları + Avukat ilanları + Videolar + Linkler + Ansiklopedi ve Sözlük +

    İçtihat Arşivi  Eski içtihat dizini