 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 2005/2906
K: 2005/2783
T: 29.9.2005
- DAVADA TARAF SIFATI
- KESİN HÜKÜM
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İçtihat Özeti: Kadastro davaları lehine tespit yapılan yada kadastro komisyonunca tescile karar verilen gerçek yada tüzel kişiler arasında görülür. Davanın gerçek tarafı olmayan tüzel yada gerçek kişinin mahkemece davaya dahil edilmiş olması kendisine taraf niteliğini kazandırmaz. Ayrıca davanın gerçek tarafı olmayan tüzel yada gerçek kişinin karar başlığında taraf olarak gösterilmiş olması ona taraf niteliğini kazandırmayacağı gibi davanın gerçek tarafı olduğu halde karar başlığında gösterilmeyen gerçek yada tüzel kişinin taraf olma niteliği etkilenmez.
Mahkemece oluşturulan hükmün, davanın gerçek tarafı olmayan orman yönetimi aleyhine koşulları usulün 237. maddesinde belirtilen biçimde kesin hüküm oluşturmayacağı kuşkusuzdur.
(1086 s. HUMK. m. 237)
(3402 s. Kadastro K. m. 12, 14)
(6831 s. OK. m. 2/B)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacı hazine tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu, tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü.
Kadastro sırasında 117 ada 28 parsel sayılı 21657.81 m2 yüzölçümünde-ki taşınmaz tapu kaydına ifraz bağış ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davalı Nuri adına tesbit edilmiştir. Davacı hazine dava konusu taşınmazın orman sayılan yerlerden olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, dava konusu taşınmazın tesbit gibi davalı taraf adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Kural olarak kadastro davaları lehine tespit yada kadastro komisyonunca tescile karar verilen gerçek yada tüzel kişiler arasında görülür. Bir başka deyişle kadastro davaları hakları çatışanlar arasında görülür. Davaya dahil edildiği saptanan orman idaresinin tespit maliki olmadığı tespite karşı herhangi bir itiraz ve davasının bulunmadığı, hazinenin açtığı davaya usulün 53. ve onu izleyen maddeleri hükmü uyarınca yöntemine uyun biçimde katılmadığı, bu nedenle davanın gerçek tarafı olmadığı dosya içeriğiyle saptanmıştır. Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan görüşlere göre davanın gerçek tarafı olmayan tüzel yada gerçek kişinin mahkemece davaya dahil edilmiş olması kendisine taraf niteliğini kazandırmaz. Öte yandan mahkemece orman idaresi karar başlığında taraf gösterilmemiş isede, kural olarak davanın gerçek tarafı olmayan tüzel yada gerçek kişinin karar başlığında taraf olarak gösterilmiş olması ona taraf niteliği kazandırmayacağı gibi davanın gerçek tarafı olduğu halde karar başlığında gösterilmeyen gerçek yada tüzel kişinin taraf niteliğini etkilemez. Hal böyle olunca mahkeminin orman idaresinin davaya dahil etmesinde isabet bulunmamaktadır. Kuşkusuz orman idaresi koşullarının varlığı halinde 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesi hükmü uyarınca genel mahkemede kesinleşen kadastroya karşı dava açabilir. Hal böyle olunca yerel mahkemece oluşturulan hükmün davanın gerçek tarafı olmayan orman yönetimi aleyhine koşulları usulün 237. maddesi hükmünde belirtilen biçimde kesin hüküm oluşturmayacağı kuşkusuzdur. Kural olarak orman sınırlandırmasına tabi tutulan bölgelerde bir yerin orman sayılan yerlerden olup olmadığı sözü edilen yönetimsel işlemin kadastro tesbit gününden önce kesinleşmesi koşuluyla orman sınırlandırma harita ve tutanağının yerine uygulanması yoluyla belli edilir.
Dava ve temyize konu 117 ada 28 parsel sayılı taşınmazın bölgede kadastro tespit gününden önce yapılan ve kesinleşen orman sınırlandırma harita ve tutanağının kapsamı dışında kaldığı bu niteliği ile orman sayılan yerlerden olmadığı, daha sonra bölgede 6831 sayılı Orman Kanununun Değişik 2/B maddesi hükmü uyarınca yapılan yönetimsel işleme de konu olmadığı bir başka deyişle 6831 sayılı Orman Kanununun Değişik 2/B maddesi hükmü uyarınca dava ve temyize konu taşınmazın orman sınırları dışına çıkarılmadığı dosya kapsamıyla saptanmıştır. Hernekadar tesbite dayanak davalı tarafın dayandığı tapu kaydının uygulaması yetersiz ise de dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgede yetkili idari merciler tarafından yapılan orman sınırlandırmasıyla ilgili yönetimsel işlemin kesinleştiği günden kadastro tespit gününe kadar taşınmaz üzerinde 20 yılı aşkın süre ile zilyet bulunan ve adına tescile karar verilen zilyet davalı Nuri yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği mahkemece yapılan keşif, uygulama, toplanıp değerlendirilen delillerle belirlenmiştir. Bu nedenler ve hükümde gösterilen diğer gerekçelere göre davacı hazinenin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile hükmün (ONANMASINA), ilam harcı alınmasına yer olmadığına, 29.9.2005 gününde oybirliği ile karar verildi.