 |
T.C
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/4227
K: 2004/4724
T: 23.12.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- ŞİKAYET HAKKI
- MANEVİ TAZMİNAT
İçtihat Özeti: Elinde şikayet veya başvuruyu destekleyen emare (belirti) bulunan kişi, şikayet hakkını kullanabilir. Böyle bir durumda, şikayette bulunan kişi Borçlar Kanunu 49. maddesi gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulamaz.
(818 s. BK. m. 49)
(2709 s. Anayasa m. 36)
Taraflar arasında görülen dava sonucunda mahkemece verilen kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı taraf vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
Davacılar Recep ve Selde ile T... Nature Tur. inş. San. Tic. AŞ. vekilleri, davalı M..... Turizm AŞ. ile Berna aleyhine açtıkları dava ile davalı firmanın kendileri hakkında resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçları ile Antalya C. Başsavcılığına verdikleri şikayet dilekçesi sonunda haklarında kamu davası açılması; T... ve Turizm Bakanlığına da şikayetlerde bulunulması nedeni ile maddi kayıplara uğradıkları gibi, kamu davasının beraatle sonuçlanmasına rağmen isimlerine sürülmeye çalışan kara lekeyi temizleme çabaları sonucunda duydukları yoğun elem ve üzüntüden dolayı manevi zarara da uğradıklarını öne sürerek zararın kısmen de olsa karşılanabilmesi için 15.000.000.000.- TL. manevi tazminatın yargılama giderleri ve ondan sayılan avukatlık parasının davalılardan tahsilini talep ve dava etmişlerdir. Yargılama sırasında davacı taraf dava dilekçelerini ıslah ile 15.000.000.000.- TL. manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ve yargılama giderleriyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişlerdir. Davalılar vekili davalılardan Berna hakkındaki davanın husumet nedeni ile reddi gerektiğini, davalı şirketin yaptığı şikayetin anayasal şikayet hakkını kullanmaktan ibaret olup, bundan başka kasıt ve kusur içermediğini öne sürerek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı taraf vekilince temyiz edilmiştir.
Öğretide ve uygulamada kararlılık kazanan yerleşik görüşe göre zarar gördüğü varsayılan kişinin kişilik hakkı ile Anayasal güvence altında bulunan şikayet hakkının karşı karşıya geldiği durumlarda her somut olaydaki duruma göre, bunlardan birisine diğerine göre üstünlük veya öncelik tanımak gerekir. Bir başka deyişle davacıya "KİŞİLİK HAKKI" davalının "HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜ" çatıştığı durumlarda şikayet hakkının kötüye kullanılıp kullanılmadığı yönü üzerinde durulmalıdır. Kuşkusuz bu olgu saptanırken şikayet olunan eylemin varlığına ilişkin, dolaylı ve güçsüzde (zayıfta) olsa emare olup olmadığının tesbiti gerekir. Kuşkusuz bu emarelerin yada belirtilerin mahkumiyeti gerektirecek güçte ve nitelikte olması gerekmez. Teknik anlamda kanıt niteliğinde bulunmasa, bulunmasalar dahi bir takım olayların belirtilerin varlığı yeterlidir. YETERKİ ŞİKAYET EDİLİRKEN O OLGULAR AŞILMAMIŞ OLSUN" öte yandan salt beraat kararı şikayet hakkının hukuka aykırı olduğu sonucunu doğurmaz. Gerçekten suçların kavuşturulması amacıyla yetkili makamlara yapılacak şikayetler hukuka aykırı sayılmazlar. Ancak Anayasa teminatı altında bulunan her hak ve özgürlük gibi hakarama özgürlüğü de sınırsız değildir. Anayasanın 36. maddesi hükmünde herkesin meşru vasıta ve yollardan yararlanmak suretiyle hakarama hürriyetini kullanabileceği ifade olunarak şikayet hakkının kişilerin aleyhine ve kötüye kullanılamayacağı açıklanmıştır. Bu durumda davalının hakarama özgürlüğü ile davacının çatışan kişilik haklarının sınırı Medeni Kanunun 2. maddesi hükmündeki ana kurallar uyarınca hakim tarafından büyük bir özenle çizilmelidir. Şikayet hakkının hukuka aykırı olarak kullanıldığından söz edilebilmesi için şikayeti haklı gösterecek olguların bulunmaması veya şikayet hakkının kasten kötüye kullanılmış olması gerekir. Elinde şikayet veya başvuruyu destekleyen bazı emare (belirti) bulunan kişinin eyleminin hukuka aykırılığından söz edilemez. Açıklanan nedenlerle şikayette bulunan kişi BK.nun 49. maddesi hükmü gereğince manevi tazminatla sorumlu tutulamaz. Dosyadaki yazılara, az yukarıda saptanan hukuksal olgular ile kararın dayandığı deliller ile gerektirici hukuki sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı tarafın yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün (ONANMASINA), harç peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına, 23.12.2004 gününde oybirliğiyle karar verildi.