 |
T.C
YARGITAY
7. HUKUK DAİRESİ
E: 2004/2557
K: 2004/3171
T: 23.09.2004
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine ile davacı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi. Dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 1306 parsel sayılı 482500 m2 yüzölçümûndeki taşınmaz 3402 Sayılı Yasanın 22.maddesi hükmü uyarınca ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Kadir Yavuz, taşınmazın 15000 m2 yüzölçümûndeki bölümüne zilyet olduğunu öne sürerek dava açmıştır. Mahkemece oluşturulan önceki günlü kadastro işleminin iptali doğrultusundaki hükmün temyizi üzerine Yargıtay ilamında açıklanan nedenlerle bozulmuştur. Mahkemece bozma kararına uyulduktan sonra Karayolları Genel Müdürlüğü taşınmazın yetkili idari merciler tarafından kendisine tahsis edildiğini, zilyetliğin kesintiye uğradığını öne sürerek davaya katılmıştır. Mahkemece davanın kısmen kabulüne, uzman bilirkişi haritasında gösterilen sarı renklerle taralı 10.280 m2 yüzölçümûndeki bölümün davacı adına tapuya tesciline, geri kalan kesimin davalı Hazine üzerinde bırakılmasına karar verilmiş, hüküm davalı Hazine ile katılan davacı Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece 13 06 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu haritasında (A) harfi ile işaretli sarı renklerle taralı davacı Kadir Yavuz adına tescile karar verilen 10280 m2 yüzölçümûndeki bölüm üzerinde adına tescil kararı verilen zilyet davacı Kadir Yavuz yararına 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmünde öngörülen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş isede yapılan araştırma soruşturma hüküm vermeye yeterli değildir. Dava konusu taşınmazın bölgede 1953 yılında 5602 sayılı yasa uyarınca yapılan "tapulama" çalışmaları sırasında kadastro dışı bırakıldığı daha sonra 1993 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22. maddesi hükmü uyarınca tutanağının düzenlendiği ham toprak niteliği ile davalı hazine adına tesbit edildiği, bundan sonra davalı hazinenin davaya katılan Karayolları İdaresine taşınmazı tahsis ettiği, tahsisin yönetimsel işlemin haritaya bağlandığı ve dava konusu taşınmazın çevresinde de bir başka deyişle komşu taşınmazlarda kamulaştırma işlemleri yapıldığı dosya içeriğiyle belirlenmiştir. Hal böyle olunca tahsis haritası, 13 06 parsel sayılı taşınmazın dava. ve temyize konu bölümünün tahsis haritasının kapsamında kalıp kalmadığı, kamulaştırmaya konu olup olmadığı, kamulaştırma işleminin dayanağı harita ve belgelerde dava konusu taşınmazın ne biçimde ve kimin yeri olarak sınır gösterildiğinin araştırılması zorunludur.. Bu olgunun zilyetliğin, başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimine ilişkin deliller değerlendirilirken ve uyuşmazlığın çözümlenmesine ışık tutacağı kuşkusuzdur. O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için tahsis haritası ve dayanağı belgeler ile 13 06 parsel sayılı taşınmazın sınırlarında komşu taşınmazların kamulaştırılmasına ilişkin harita ve belgeler getirtilmeli, davalı Hazine tarafından yapılan tahsis ve temlik sonucunda taşınmazın tapuya bağlanıp bağlanmadığı araştırılmalı, bundan sonra yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve uzman bilirkişi tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında keşif yapılmalı, tahsis haritası kadastro paftasının ölçeği ile eşitlenerek yerel bilirkişi yardımı uzman bilirkişi eliyle haritalar çakıştırılmak suretiyle yerine uygulanmalı, uygulamada arz üzerindeki doğal yada yapay sınır yerlerinden yararlanılmalı, 13 06 parsel sayılı taşınmazın dava ve temyize konu kesiminin davalı Hazinenin davaya katılan Karayollarına yaptığı tahsisin dayanağı haritanın kapsamında kalıp kalmadığı duraksamasız belirlenmeli, ayrıca zilyetliğin başlangıç günü, süresi sürdürülüş biçimi hakkında yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, bu bilgiler alınırken taşınmazın ham toprak niteliğiyle davalı Hazine adına tesbit edildiği gözönünde tutulmalı, tahsis ve temlik sonucu taşınmaz tapuya bağlanmışsa kaydın oluştuğu günden sonra taşınmaz üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukuksal değer taşımadığı düşünülmeli, uzman bilirkişiden keşfi izlemeye bilirkişi sözlerini denetlemeye imkan verecek şekilde ayrıntılı gerekçeli rapor alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu taşınmazların tesbit tutanağı içeriği ve dayanağı belgeler komşu taşınmazlarla ilgili olarak yapılan kamulaştırmanın dayanağı belgelerle denetlenmeli, sözü edilen kayıtlarda nizalı parsel yönünün ne biçimde kimin yeri olarak sınır gösterildiği incelenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 14 ve 17.maddesi hükümleri göz önüne alınarak sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece bu olgular gözardı edilerek yazılı şeklide hüküm kurulması isabetsiz, davalı hazine ile katılan davacı karavolları İdaresinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 23.9.2004 gününde oybirliği ile karar verildi.