 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 2003/2498
K: 2003/2985
T: 17.10.2003 Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
YARGITAY BOZMA KARARINA UYMA
TARAFLAR ARASINDA USULI KAZANILMIŞ HAK DOĞMASI
TAŞINMAZIN MER'A OLMAMASI
TESPİT GÜNÜNE KADAR 20 YILLIK KAZANDIRICI ZAMANAŞIMI ZİLYETLİĞINİN BULUNMASI
İçtihat Özeti: Bozma kararına uyulmnkla; taraflar arasında usuli kazanılmış hak doğar. Keşifde başka köyden getirtilip dinlenilen yerel bilirkişiler ile tanıklar; çekişmeli taşınmnzın mer'a olmndığını, tarım toprağı olduğunu ve davacı tarafında tesbit gününe dek 20 yılı geçen zilyetliği bulunduğunu raporunda v,,!rgulamışlardır.
Ziraat bilirkişisi de taşınmnzın tarım toprağı olduğunu raporunda açıklamıştır. Uzman bilirkişide çekişmeli taşınmnzla mer' a arasında kod farkı nedeniyle ayırıcı unsur bulunduğunu söylemiştir. Bu nedenle dava konusu taşınmnzın davacı adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(743 s. MK. m. 639)
(4721 s. MK. m. 713)
Taraflar arasında kadastra tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Rukkuş ve davalı hazine tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan bozma ilamında özetle, eksik incelemeye dayanan hükmün isabetsiz olduğu belirtilerek, taraflar arasındaki ihtilafın, çekişme taşınmazın kamu orta malı mera niteliği taşıyıp taşımadığına ilişkin olduğu, meraya ilişkin ihtilaflarda mahalli bilirkişilerin komşu köylerden seçilmesi gerektiği, yargılama sırasında tesbite aykırı beyanların bulunması halinde tesbıt bilirkişilerinin dinlenilmesi, komşu parsellerin tutanak ve dayanağını oluşturan belgelerin getirtilip, mahallinde yansız yerel bilirkişiler ile keşif icra olunması, dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın niteliği, intikali ve tasarrufu hususunda ayrıntılı bilgi alınması bundan sonra tüm delillerin birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine 394 parsel sayılı taşınmazın mera vasfında bulunması nedeniyle davalı hazine adına yapılan tesbitin iptali ile 3402 sayılı Kanunun 16/C maddesi hükümleri doğrultusunda yeniden 2680 m2 yüzölçümü ile mera olarak sınırlandırılmasına ve bU şekilde özel siciline yazılmas.ına karar verilmiş, hüküm davacı Rukkuş ve davalı hazinetarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozmakararına uyulmuştur. Bozma kararına uyulmakla taraflar yararına usulü kazanılmış hak doğar. Bozma kararında öngörüldüğügibi başka köyden dinlenen yerel bilirkişilerdava konusu taşınmazın geleneksel biçimde kullanıla gelen kamu malı niteliğinde mera olmadığı tarım toprağı bulunduğunu ve davacı tarafın tesbit gününe kadar 20 yılı geçen zilyetliği bulunduğunu vurgulamışlardır. Dava konusu taşınmaz tesbit sırasında da tarla niteliği ile diğer bir anlatımla tarım toprağı olması nedeni ile hazine adına tesbit edilmiş bulunmaktadır. Bu durumda tesbit bilirkişileri dahi dava konusu taşınmazın mera olmadığını belirtmişlerdir. Duruşma aşamasında dinlenen ziraatçi bilirkişi açıklamalı raporunda dava konusu taşınmazın komşu 392 parsel sayılı mera taşınmazı ile ilgisi olmadığını tarım toprağıniteliğinde bulunduğunu raporunda açıklamıştır. Diğer yönden bilirkişi ve tanıklar ile uzman bilirkişi Alper 21.5.2003 tarihli raporunda dava konusu taşınmaz ile mera parseli arasında kot farkı bulunduğunu böylece mera ile dava konusu taşınmaz arasında ayıncı unsur bulunduğunu açık ve seçik biçimde vurgulamıştır. Bir taşınmazın meraya komşu olması mutlaka meradan açıldığı anlamına gelmeyeceği tartışmasızdır. Dosyadaki dinlenen yerel bilirkişi tanıkların birbirini tamamlayan sözleri ayrıca ziraatçi bilirkişinin taşınmazın tarım toprağı niteliğinde bulunduğu yolundaki gerekçeli raporu bilirkişi ve tanık sözlerinin teyit etmektedir. Kaldı ki az yukarıda belirtildiği gibi dava konusu taşınmaz ile mera arasında maddi bir olgu olan ayırıcı unsur bulunduğu mahkemece belirlenmiştir. Bu durumda özellikle taşınmazın meraya
komşu olduğu bu nedenle meradan açıldığının kabulü gerekir şeklindeki düşünce dosyadaki mevcut delillere olgu ve bulgulara uygun bulunmamaktadır. Bu nedenlerle dava konusu taşınmazın davacı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken bu konuda yanılgıya düşülerek yazılı biçimde karar verilmesi isabetsizdir.Bu nedenlerle hazinenin temyiz itirazlarının reddi ile aleyhindeki hükmün ONANMASINA, hazineden ilam harcı alınmasına / yer olmadığına, Davacı Rukkuş temyiz itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü ile hükmün (BOZULMASıNA), 17.10.2003 gününde oybirliği ile karar verildi.
|