 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 2003/1902
K: 2003/2795
T: 7.10.2003
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
- TAPU KAYDI KAPSAMININ MAHALLİNE UYGULANMASI VE KAPSAMININ BELİRLENMESİ
- ANILAN KROKİNİN ÖLÇEĞİ İLE KADASTRO HARİTASININ ÖLÇEĞİ ÇAKIŞTIRILMAK SURETIYLE EŞİTLENMELİ
- ÇEKİŞMELİ TAŞINMAZIN YÜZÖLÇÜMÜNÜN HESAPLANIP DAVACI ADINA TESCİL EDİLMESİ
İçtihat Özeti: Çekişme; davacının dayandığı tapu kaydının krokisinin kapsamının gereii gibi yerine uygulanmalı, kapsamıbelli edilmeli anılan krokinin ölçekli olduğu da göz önünde tutularak kadastro haritasının ölçeği ile eşitlenmek suretiyle denetime hazır vaziyette kroki tanzim edilmelidir. Dayanılan krokinin davacıyı bağlayacığı kuşkusuzdur.
Belirlenen kapsama göre çekişmeli 23. parsel sayılı taşınmaz içersinde kalan bölümün yüzölçümü hesap edilmek suretiyle davacı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 20, 21)
(743 s. MK. m. 645)
(4721 s. MK. m. 719)
Taraflar arasındaki dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle, dosyadaki belgeler incelendi. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 132 ada 22 parsel sayılı 11511.05 m2 yüzölçümün deki taşınmaz tapu ve vergi kaydına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı Gülsüm, aynı ada 23 parsel sayılı 5567.39 m2 yüzölçümündeki taşınmaz da devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olduğundan söz edilerek davalı hazine adına tesbit ve tescil editmiştir. Davacı Gülsüm 132 ada 22 sayılı parsele uygulanan tapu kaydı kapsamında kalan bir bölümün aynı ada 23 sayılı parsel içerisindekaldığını öne sürerek bu bölümün tapu kaydının iptali ile 2Z sayılı parsele ilave olunarakadına tapuya tesciline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı hazine davan'ın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulü ile 132 ada 23 sayılı parselin 15.7.2002 tarihli keşif haritasında (A) harfi ile gösterilen kırmızıya boyalı 589.05 m2'lik bölümün tapu kaydının iptali ile aynı ada 22 sayılı parselle birleştirilerek davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Mahkemece bilirkişi Salim tarafından tanzim edilen 15.7.2002 tarihli krokide (A) harfi ile gösterilen kırmızı renkleboyalı 589.05 m2'lik bölümün 23 parsel sayılı taşınmazın geometrik durumununiptali ile 132 ada 22 parsele, katılmasına ve bu şekilde Gülsüm adına tapuya kayıt ve tesciline karar veril miştir. Nevarki, mahkemece yapılan uygulama yetersizdir. Davacı taraf niza dışı 22 parsele revizyon gören 30.9.1994 tarih ve 2 numaralı tapu kaydına dayanmaktadır. Anılan tapu kaydı Bursa 3. Asliye.Hukuk Mahkemesinin 6.6.1994 gün, 988/429-890 sayılı kesinleşmiş tescil ilamına dayanmaktadır. Anılankaydın krokisi bulunmaktadır. Dosyadaki 28.11.1991 tarihli fen
memuru Celal tarafından tanzim edilen krokinin 1/2500 ölçeği bulunduğu gibi ayrıca krokisine orman idaresi tarafından tanzim edilen orman tahdidinin OST noktaları da rakamlar verilmek suretiyle belirtilmiştir. Ayrıca anılan kaydın dayanağı olan krokinin'kenar uzunlukları da haritasında gösterilmiştir. O halde çekişme'davacının dayandığı tapu kaydının krokisinin kapsamının gereği gibi yerine uygulanmak suretiyle halledilmesi gerekir: Az yukarıda belirtildiği gibi krokinin kuzeyinde yol batı yönünde Mehmet tarlaları, güney batıda Hatice tarlaları bulunmaktadır. Bu durumda dosyadaki krokilerde de gösterildiği gibi mevcut bulunan yol ve kişi tarlaları sabit sınır teşkil etmektedir. Bu durumda anılan krokinin ölçekli olduğu da gözönünde tutularak kadastro haritasının ölçeği ile eşitlenmek suretiyle üst üste çakıştırmak suretiyle denetime hazır vaziyette kroki tanzim edilmelidir. Dayanılan krokinin davacıyı bağlayacağı tartışmasızdır. Bu nedenle kesin biçimde kroki kapsamının belli edilmesi gerekir. Kaldıki, anılan kroki teknik imkanların mevcut olduğu çok yakın zaman olan 1991 yılında yapılmış olup ve uzman fen memuru olan Celal tarafından tanzim edilmiştir. Bu nedenle ilke olarak bu haritanın kapsamının gereği gibi sabit hudutlardan başlanmak ve kot uzunluklarıda nazara alınmak suretiyle yerine uygulanmalı, ölçekleri de eşitlenmek suretiyle üst üste çakıştırılmak suretiyle teknik bilirkişiler uygulamasını da denetlemeye imkan sağlayacak kroki tanzim ettirilmelidir. Diğer yönden bu krokinin bir bölümünün ormanda kalması, diğer bir bölümünün başka parseller içinde kalacağı ve sınırın bozulacağı şeklindeki bilirkişinin kendisine ait olmayan ve hukuka uygun olmayan verileri gerekçe yapması da yasaya uygun bulunmamaktadır. Bu nedenlerle az yukarda izah edildiği gibi davacı tarafın dayandığı tapu kaydının dayanağı kroki gereği gibi uygulanmalı, kapsamı belli edilmeli ve denetime uygun şekilde kadastro haritasıyla çakıştırılmak suretiyle kapsamı belli edilmeli ve belirlenen kapsama göre nizalı 23 parsel sayılı taşınmaz içerisinde kalan bölümün yüzölçümü hesap edilmek suretiyle davacı taraf adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi isabetsiz olduğu gibi kabule göre de 22 parsel sayılı taşınmazın dava konusu olmaması ve geometrik durumun kesinleşmiş bulunması nedeniyle krokisinde (A) harfi ile gösterilen 589.05 m2'lik kısmın ayrı bir parsel numarası adı altında tescile karar verilmesi gerekirken, geometrik durumu kesinleşmiş olan ve niza dışı bulunan 22 sayılı parsele eklenmesine karar verilmesi dahi isabetsiz, yanların bu nedenlerle yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA),
Yargıtay duruşmasında vekille ,temsil edilen taraflar yararına bozmanın içeriğine göre vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, 7.10.2003 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmazın tesbitine esas alınan tescil davası sonucu oluşan tapu kaydının dayanağı olan krokinin uygulama kabiliyetinin bulunmadığı bilirkişilercebirçok kez tekrarlanmıştır. Krokinin doğusunda ve batısında orman yazılıdır. Fiilende orman mevcuttur. Krokinin kuzey ve batısında bulunan kişi taşınmazlarından hareket edilerek kapsam belirlenmiş ve davacının eksiği olan miktar doğudaki hazineye ait taşınmazdan ayrılarak davacı adına tescil edilmiştir. Teknik açıdan başkaca bir uygulama yapılması mümkün değildir. Bu nedenle tüm temyiz itirazlarının reddi ile hükmün onanmasına karar verilmesi gerekirken olanak bulunmayan bir uygulamanın yapılması doğrultusundaki çoğunluğun bozma gerekçesine katılmıyorum.
Gazi Arıkan Üye