 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E : 2002/3752
K : 2002/5442
T : 22.11.2002
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- KADASTRO TESPİTİNE İTİRAZ
- KADASTRO TESPİTİNİN DAYANAĞI
- KESİN SÜRE
- İSPAT YÜKÜMLÜLÜĞÜ
3402 s. KadastroK/36
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen Yargıtay'ca incelenmesi
davacı tarafından istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi
dosyadaki belgeler okundu Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi, gereği görüşüldü;
Kadastro sırasında 166 ada 149, 200 ada 40, 166 ada 41 parsel sayılı taşınmazlar miras yolu ile gelen hakka paylaşmaya ve zilyetliğe 166 ada 143 parsel sayılı taşınmaz ise bağışlamaya ve zilyetliğe dayanılarak H.Ç. adına 163 ada 28, 200 ada 38, 166 ada 42 ve 175 ada 38 parsel sayılı taşınmazlar satın almaya ve zilyetliğe 196 ada 69 parsel sayılı taşınmaz miras yolu ile gelen hakka ve zilyetliğe dayanılarak K.Ç. adına 177 ada 3, 163 ada 29 ve 196 adı parsel sayılı taşınmaz miras yolu ile gelen hakka ve zilyetliğe dayanılarak M.Ç. 175 ada 38, 39, 166 ada 39 ve 161 ada 14 parsel sayılı taşınmaz aynı nedenlerle M.Ç. 175 ada 27, 207 ada 14, 198 ada 2 parsel sayılı taşınmazlar H.Ç. 166 ada 40, 163 ada 30 parsel sayılı taşınmazlar aynı nedenlerle Ö.Ç. 166 ada 151 parsel sayılı taşınmaz bağışlamaya ve zilyetliğe dayanılarak eşit paylarla K.ve M.Ç 164 ada 29 parsel sayılı taşınmaz ise tapu kaydına pay bağışlamaya zilyetliğe dayanılarak H. Y. H.G. H.Ç. ve arkadaşları adına tesbit edilmiştir. Davacı E.D. taşınmazların bir kısmının babası A. 'den bir kısmının ise annesi A. 'den intikalen geldiğini paylaşamadığını kendisinin de payı bulunduğun öne sürerek taşınmazların tesbitinin iptali ve miras payı oranında adına tesu işlemi ile dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazlar tutanaklarında belirtilen hukuksal nedenlen dayanılarak ayrı ayrı davalılar adına tespit edilmiştir. Davacı E. miras yoluyla gelen hakka dayanmış, taşınmazlarda payı bulunduğunu öne sürerek dava as iniştir. İddianın öne sürülüş biçimi, taşınmazların tesbit tutanaklarında davalılaı adına yapılan tespitin dayanağı olarak gösterilen paylaşma, bağışlama ve satın alına gibi hukuksal olgular dikkate alındığında kanıtlama yükümlülüğünün davalı tarafta olduğu tartışmasızdır. Hal böyle olunca davacı tarafa 3402 Sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi hükmüne dayanılarak verilen önelin hukuk sal bir sonuç doğurması mümkün değildir. Daha açık bir anlatımla kanıtlanın yükümlülüğü davalı tarafta olduğuna göre davacı tarafa keşif giderlerini yatır mak üzere kesin önel verilemez. O halde mahkemece yapılacak iş kanıtlama yükümlülüğünün davalı tarafta olduğu dikkate alınarak davacı ve davalılardan davaya karşı diyecekleri delilleri sorulup saptanmalı, gösterecekleri deliller toplanmalı, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler gözardı edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacının temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 22.11.2002 gününde oybirliği ile karar verildi.