 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E: 2001/2734
K: 2001/4145
T: 18.6.2001
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
* KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
* TESBİTTEN ÖNCE MİRASÇILAR ARASINDA TEREKENİN PAYLAŞILIP PAYLAŞILMADIĞI TÜM MİRASÇILARIN KATILIMI İLE TEREKENİN PAYLAŞILMASININ KANITLANMASI HALİNDE KABUL EDİLİR
ÖZET: Kural olarak paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümlü taşınmaz isabet etmesi paylaşmanın koşulu olmadığı gibi terekeyi kendi aralarında pay etmeleri her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vaz geçmesi koşuluna bağlıdır.
O halde; sağlıklı sonuca varılabilmesi için ortak miras bırakanın terekesine dahil tüm taşınmazlar belirlenmeli, tesbit tutanakları ile dayanakları birlikte getirtilmeli, teknik, mahalli bilirkişi ve tanıklarla mahallinde yeniden keşif yapılmalı, tesbit gününden önce paylaşmanın yapılıp yapılmadığı araştırılmalı, zilyetliğin başlangıç ve sürdürülüş biçimi olaylara dayalı olarak belirlenmeli, bilirkişi, tanık ve T. bilirkişileri beyanları arasındaki aykırılık giderilmeli aynı terekeye dahil dava dışı taşınmazların tesbit tutanağı içerikleri incelenmeli terekeden miras payına karşılık taşınır mallar verilip verilmediği yerel bilirkişi ve tanık sözleriyle olaylara dayalı olarak denetlenmen, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13,15, 30)
(743 s. MK. m. 611, 639)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtayca davacı karşı davalılar Melek mirasçıları tarafından incelenmesi istenilmekle temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla dosya incelendi, dosyadaki belgeler okundu. Tetkik hakiminin açıklamaları dinlendi. Gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 2284 parsel sayılı 16100 m2 yüzölçümündeki taşınmaz kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak Melek adına tesbit edilmiştir. İtirazı komisyonca reddedilen Mustafa, miras hakkına dayanarak taşınmazın Yemliha mirasçıları adlarına tescili talebiyle dava açmıştır. Davacı Melek tarafından davalılar Hasan, Yemiha, Mustafa, Hacı aleyhlerine tesbitten sonra, komisyon kararından önce Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan el atmanın önlenmesi davası görevsizlik kararı ile kadastro mahkemesine aktarılmış; dava dosyaları birleştirilmiştir. Hacı, Hüsne, Osman, Fatma davacı Mustafa yanında davaya katılmışlardır. Karşılıklı davacı Melek'in ölümü nedeniyle davayı mirasçıları, takip etmişler; diğer Hacı Bekir oğlu Yemliha mirasçıları davalılar yanında davaya dahil edilmişlerdir. Mahkemece davacılar Melek mirasçılarının davalarının reddine, davacı Mustafa ve katılanların davalarının kabulüne, taşınmazın Hacı Bekir oğlu Yemliha mirasçıları adlarına, payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı karşı davalılar Melek mirasçıları tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanına ait olduğu, mirasçıları arasında yöntemine uygun şekilde paylaşılmadığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Dava konusu taşınmazın tarafların ortak miras bırakanına ait olduğu uyuşmazlık konusu değildir. Esasen bu olgu dosya içeriği ile de belirlenmiştir. Öte yandan ortak miras bırakanın terekesinin 1953 yılından önce paylaşılmadığı Asliye Hukuk Mahkemesinde görülen yargı denetiminden geçerek kesinleşen 28.11.1951 günlü 1951/59-84 EK sayılı ilamla da belirlenmiştir. Bu hukuksal olgulara göre taraflar arasındaki uyuşmazlık kesin hüküm gününden sonra ortak miras bırakanın mirasçıları arasında yöntemine uygun bir şekilde bir paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yönünde toplandığı kuşkusuzdur. Kural olarak yöntemine uygun şekilde bir paylaşmanın varlığından söz edilebilmesi için miras bırakanın ölüm gününden sonra tüm mirasçılarının bir araya gelmeleri terekeyi kendi aralarında pay etmeleri her bir mirasçının kendi payına düşeni aldıktan sonra terekedeki diğer miras haklarından vazgeçmesi koşuluna bağlıdır. Nevarki, mahkemece bu doğrultuda toplanan deliller hüküm vermeye yeterli değildir. Her ne kadar Durmuş Ali Oğlu Yemliha yargılama sırasında paylaşmanın yapıldığını açıkça belirtmiş ise de bu beyan yalnızca kendisini bağlar. Öte yandan Mustafa'nın yargılama sırasındaki paylaşmanın yapıldığını yalnızca mirasçılara eşit yüzölçümlü taşınmaz düşmediğini beyan etmesi de dayanaktan yoksundur. Kural olarak paylaşmada her bir mirasçıya eşit yüzölçümlü taşınmaz isabet etmesi paylaşmanın koşulu değildir. Kaldı ki, mirasçılardan birinin yada bir bölümünün taşınmazda bir insan ömrüne yaklaşan süre ile zilyet olması tek başına paylaşmanın kesin kanıtı olarak kabul edilemez. Diğer delillerle bu olgunun doğrulanması gerekir. O halde sağlıklı sonuca varılabilmesi için ortak miras bırakanın terekesine dahil tüm taşınmazlar belirlenmeli, bu taşınmazların tespit tutanakları ile dayanaklar davalı iseler dava dosyaları getirtilmeli, incelenmeli çekişmeli taşınmazın tespit tutanağın da ismi geçen tesbit bilirkişileri hazır olduğu halde yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı yerel bilirkişi, tarafların aynı yöntemle gösterecekleri tanıklar hazır olduğu halde taşınmaz başında yeniden keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan mahkeme kararından sonra tesbit gününden önce paylaşmanın yapılıp yapılmadığı yolunda olaylara dayalı bilgi alınmalı, zilyetliğin başlangıç günü, süresi sürdürülüş biçimi, hangi nedenle taşınmazda zilyet olunduğu duraksamasız belirlenmeli, hükme dayanak yapılan keşifte dinlenen bilirkişi ve tanık sözleri ile tutanak bilirkişilerinin beyanları arasındaki aykırılık tutanak bilirkişileri taşınmaz başında ayrı ayrı dinlenerek aykırılık giderilmeli, aynı terekeye dahil dava dışı taşınmazların bulunduğu iddia edildiğinden getirtilip bu taşınmazlara ait tespit tutanakları içeriği incelenmeli, terekeden miras payına karşılık menkul mal alanlar var ise bu olgular belirlenmeli, bu yolla yerel bilirkişi ve tanık sözleri denetlenmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece böylesine bir araştırma ve soruşturma yapılmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz davalıların temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.6.2001 gününde oybirliği ile karar verildi.