 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
Esas no: 1999/2869
Karar no: 1999/4645
Tarih: 12.10.1999
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
İTİRAZLARIN İNCELENMESİ
TEBLİGATLAR; SURELERİN (MÜDDETLERİN) HESABI
ÖZET : 3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 5. maddesine göre. 3402 sayılı Kadastro Kanununun yürürlüğe girmesinden önce komisyonlara intikal etmiş itirazlar ise 3402 sayılı Kanun hükümlerine göre çözümlenir. Tebligatlar ise 2613 ve 766 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır.
Müddetlerin (sürelerin) hesabında HUMK.nun 161. maddesi ve Borçlar Kanununun 76. maddesi hükmünce belirlenir. Bu incelemeye göre davanın süresinde açıldığının kabulü gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 12/3, geçici m. 5)
(2613 s. KTTK. m. 25)
(1086 s. HUMK. m. 161)
(818 s. BK. m. 76)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca duruşmalı olarak incelenmesi istenilmekle tetkik ha-kiminin raporu okundu, dosyadaki belgeler incelendi, gereği görüşüldü:
Dava konusu taşınmazın tesbiti 2613 sayılı Kanuna göre yapılmış, kadastro tesbit tutanağı 8.7.1988 günü ile 5.9.1988 günü arasında 2 aylık askıya alınmış, 6.9.1988 tarihinde kesinleştiğinden söz edilerek Tapu Sicil Müdürlüğüne gönderilmiştir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun geçici 5. maddesine göre bu Kanunun yürürlüğe girmesinden önce 766 ve 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre kurulmuş komisyonlara intikal etmiş veya edecek itirazlar, bu komisyonlarda bu kanun hükümlerine göre sonuçlandırılır. Tebligat ve ilanlar 766 ve 2613 sayılı Kanun hükümlerine göre yapılır. Hükmü öngörülmüş, 2613 sayılı Kanunun 25. maddesinde tutanakların 2 aylık askı ilanına alınacakları belirtilmiştir.
Kadastro tutanağının 8.7.1988 tarihinde askıya çıkarıldığı belirlendiğine göre 2 aylık sürenin bitim tarihi olan 8.9.1988 tarihinde askıdan indirilmesi gerekir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun 161. ve Borçlar Kanunun 76. maddeleri hükmüne göre müddet, ay ile veya sene olarak tayin edildiğinde; başladığı güne son ay veya yılda tekabül eden günün tatil saatinde biter. Bu durumda 8.9.1988 günü mesai saati bitimine kadar kadastro mahkemesine dava açılması olanaklıdır. Aynı tarihte genel mahkemeye dava açılması düşünülemeyeceğinden kadastro tutanağının 9.9.1988 tarihinde kesinleştiği ve genel mahkemeye dava açmak içinde sürenin bu tarihte başladığının kabulü gerekir.
Davacı taraf 9.9.1998 gününde harcını yatırarak dava açtığına göre, davanın 10 yıllık hak düşürücü süre içinde açıldığı kabul edilerek işin esasına girilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, davacı tarafın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA),
Yargıtay duruşmasında vekil ile temsil edilen davacı yararına takdir olunan 20 milyon lira avukatlık ücretinin davalı hazineden alınarak davacıya verilmesine, 12.10.1999 gününde, oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmazın tesbiti 2613 sayılı Kanuna göre yapılmış ve 8.7.1988 tarihinde 2 aylık ilan için askıya çıkarılmıştır. Her ne kadar tutanağında 2 aylık ilan süresinin 5.9.1988 tarihinde sona erdiği yazılı ise de, ay ve yıl olarak belirtilen sürelerde 2 ayın sonunda aynı gün süre dolmuş olacağından 2 aylık sürenin 8.9.1988 tarihinde dolduğunun ve dava açılmadığından Kadastronun 8.9.1988 tarihinde kesinleştiğinin kabulü gerekir. Sürenin gün olarak örneğin 3402 sayılı Kanunun 11. maddesine göre 30 gün şeklinde belirtilmiş olması halinde askıya çıkarıldığı günün hesaplanmayarak sürenin 1 gün sonra başlaması ve tek tek sayılarak 30. günün mesai bitiminde sona ermesi gerekir. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre aylık ve yıllık süreler öngörülmüş ise o ay veya yılın tekabül eden aynı günü süre dolmuş sayılacaktır. Bu nedenle Kadastro tesbitinin 8.9.1988 tarihinde kesinleştiği kuşkusuzdur. Her ne kadar taşınmazın tesbiti 2613 sayılı Kanuna göre yapılmış ise de, 3402 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar ilan edilmemiş olması nedeniyle bu kanunun geçici 5. maddesine göre ilanın 2613 sayılı kanuna göre yapılması zorunlu olup 2 aylık ilan süresinin tanınması da kanuna uygundur. Çekişme 10 yıllık hak düşürücü sürenin ne zaman başlayıp biteceği noktasında toplanmaktadır. Konuyu düzenleyen 3402 sayılı Kanunun 12/3. maddesine göre (tesbitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren 10 yıl geçtikten sonra kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz) yukarıda açıklandığı gibi Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ve Borçlar Kanunu hükümlerine göre ay ve yıl olarak belirlenen sürelerde sürenin başlangıcı, kesinleşme tarihi, bitimi de öngörülen süre sonundaki yılın aynı günüdür. O halde 10 yıllık sürenin 8.9.1998 tarihinde dolduğunun kabulü gerekir. Dava bu tarihten 1 gün sonra 9.9.1998 tarihinde açılmış olup 10 yıllık süre kaçırılmıştır. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olup mahkemece kendiliğinden her aşamada göz önünde tutulur. Açıklanan nedenlerle mahkeme kararı sonucu itibariyle doğru olduğundan onanmasına karar verilmesi gerekirken Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunun konuyu düzenleyen hükümleri yanlış yorumlanarak davanın süresinde açıldığının kabulü ile hükmün bozulması doğrultusundaki çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Gazi ARIKAN
Üye