 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1997/6325
K. 1998/477
T. 13.2.1998
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPUNUN HUKUKİ DEĞERİ
İYİNİYETLİ İKTİSAP
KARAR ÖZETİ : Çekişmeli taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu, zilyetliğin tespit malikleri davalılar tarafından sürdürülürken, pay maliklerinden Halil'in diğer zilyetlerden habersizce Hazineyi hasım göstermek suretiyle açmış olduğu tescil davası sonucu, adına tescile karar verildiği, böylece ilahi adına tapuya tescil edildiği, Halil'in ölümünden sonra mirasçıları tarafından davacılara kayden satış yapıldığı dosya kapsamıyla sabittir. Davalılar tescil ilamında taraf olmadıkları için, davacıların dayandığı tescil ilamı sonucu oluşan tapu kaydı, davalıları bağlamaz Ayrıca, taşınmaza davalılarla birlikte tasarruf eden ve aynı köyde oturan davacıların MK.nun 931. maddesinden de yararlanma olanağı yoktur. Bu durumda davanın reddine, taşınmazın davalılar adına tesciline karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 13, 14)
(743 s. MK. m. 931)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Hükmüne uyulan Daire bozma ilamında özetle; yetersiz inceleme sonucu verilen hükmün isabetsiz olduğu belirtilmiş, davacı tarafın dayandığı tapu kaydının eki haritanın kenar uzunluklarından yararlanılarak kapsamının belirlenmesi, davalıların taşınmaz da payları bulunduğunu, davacı tarafın bilip bilmediği konusunda taraf delillerinin toplanması, tapu kaydı kapsamında kalan kesim hakkında davacı ve katılanın hukuki durumunun Medeni Kanunun 931. maddesi göz önünde bulundurularak tartışılması, tapu kaydının kapsamı dışında kalan kesim bulunması halinde bu bölümlerde kimin ne şekilde zilyet olduğunun araştırılması, toplanan ve toplanacak deliller değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğine değinilmiştir. Mahkemece, Daire bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, taşınmazın 18227,50 m2.lik bölümünün »eşit paylarla davacı ve katılan adına, geriye kalan 17111,49 m2.Iik kısmının ise eşit paylarla davalılar adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan inceleme ve araştırma sonunda, Mart 1966 tarih ve 3 numarada Halil adına kayıtlı bulunduğu; Halil'in » »ölümü sonucu mirasçıları tarafından davacılar İbrahim ve Mehmet'e kayden. satıldığı, taşınmazın öncesinin tapusuz olduğu, zilyetliğin tespit malikleri davalılar tarafından sürdürüldüğü, hal böyle iken pay maliklerinden Halil tarafından diğer zilyetlerine haber verilmeksizin Hazineyi hasım göstermek suretiyle açılan tescil davasında taşınmazın Mart 1966 tarih ve 3 numaralı tapu kaydı ile Halil adına tescil edildiği toplanıp değerlendirilen delillerle saptanmıştır. Kaydın oluşturuluş nedenine göre Halil tarafından diğer zilyetlere haber verilmeksizin ve adı geçen zilyetlerinde davada taraf olmamaları nedeniyle söz konusu Mart 1966 tarih ve 3 numaralı tescil ilamı ile oluşan tapu kaydının diğer davalı zilyetleri bağlayacağı düşünülemez. Diğer bir anlatım la, dayanılan tapu kaydının dayanağı olan tescil ilamı davalıları bağlamaz. Diğer yönden tapu kaydı tesis edildikten sonra dahi nizalı taşınmazda Halil payını satın alan davacılar ile diğer davalıların müştereken tasarruf ettikleri dinlenen tanık sözleri ve dosya kapsamı ile belirlenmiştir. Halil mirasçılarından kayden satın alan davacıların aynı köyde oturdukları, böylece davalıların zilyet olduklarını bildikleri anlaşıldığına göre Medeni Kanunun 931. maddesinden yararlanma olanakları da bulunmamaktadır. Hal böyle olunca davanın reddi ile dava konusu taşınmazın tespitteki gibi davalılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmesi gerekir. Mahkemece değerlendirme de yanlışa düşülerek yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz, davalıların yerinde olan temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 13.2.1998 gününde oybirliğiyle karar verildi.