 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1997/4181
K. 1997/4147
T. 18.9.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TAPU KAYDI UYGULAMASI VE HUKUKSAL DEĞERİNİ YİTİRME KOŞULLARI
KARAR ÖZETİ : Tapu kaydının hukuksal değerini yitirdiğinin kabulü için gerekli koşullar MK.nun 639/2, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-c maddesi hükmünde açıklanmıştır. O halde, dayanılan tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren tüm gittileriyle birlikte revizyonunu da gösterecek şekilde Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nden istenmeli, komşu parsel tutanak ve dayanaklarından yararlanılarak yerel ve uzman bilirkişi aracılığıyla 3402 sayılı Kadastro Kanununun 20/C maddesi hükmü dikkate alınarak gereği gibi yerine uygulanmalı, tapu kaydı kapsamında kalan taşınmaz kesimi yönünden kayıt malikleri yada mirasçıları karşısında üçüncü kişi durumunda bulunan zilyetler varsa yararlarına 3402 sayılı Kadastro Kanununun T13/B-c maddesi hükmünde öngörülen koşulların gerçekleşip gerçekleşmediği araştırılmalı, aksi takdirde kaydın hukuksal değerini koruduğu düşünülmeli, deliller bu çerçevede değerlendirilerek sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
(743 s. MK. m. 639/2)
(3402 s. Kadastro K. m. 13/B-c, 20/C)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında temyiz konusu 33 parsel sayılı 1113.H.9760 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, mera olarak sınırlandırılmak suretiyle tesbit edilmiştir. Davacı Hayriye ve paydaşları tarafından Hazine ve köy tüzel kişiliği aleyhine tapu kaydına ve miras yolu ile gelen hakka dayanarak açtıkları dava, husumetin Belediye Başkanlığına tevcih edilmesi gerektiği neden gösterilerek red edilmiş; anılan karar Yargıtay'ca Hazineye yöneltilen husumetin doğru olduğu belirtilerek husumetin yaygınlaştırılması gerektiği neden gösterilerek bozulmuştur. Daire bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın reddine, taşınmazın mera olarak sınırlandırılmasına karar verilmiş; hüküm, davacı Hayriye ve paydaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın, davacı tarafın tutunduğu tapu kaydının kapsamında olduğu, ancak tapu kaydı maliklerinin taşınmazda zilyet olmadıkları ve tapu kaydının hukuksal değerini kaybettiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş isede, Medeni Kanunun 639/2 ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun 13/B-cmaddesinde öngörülen edinme koşullarının zilyet yararına gerçekleştiği saptanmadıkça tapu kaydının hukuksal değerini kaybettiği kabul edilemez. Diğer anlatımla, kayıt maliklerinin yada mirasçılarının taşınmazı kullanmamış ve boş bırakmış olmaları kaydın hukuksal değerini kaybetmesine neden olmaz. Davacı tarafın tutunduğu Nisan 328 daimi tarih 345 sayılı tapu kaydı ilk oluştuğu günden itibaren bütün gittileri ile birlikte getirtilmemiş, nısıf pay hakkında oluşturulan kaydın diğer payının kimin adına kayıtlı olduğu üzerinde durulmamış ve tapu kaydının dava dışı parsel yada parsellere revizyon görüp görmediği de araştırılmamıştır. O halde, öncelikle davacı tarafın tutunduğu tapu kayıt örneği ilk oluştuğu günden itibaren bütün gittileri ile birlikte Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü'nden istenmeli, kaydın revizyon görüp görmediği, görmüşse hangi parsele revizyon gördüğü Kadastro Müdürlüğünden ve Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulmalı, davacı tarafın nısıf pay hakkında dava açtığı, bu nedenle davanın paya yönelik olduğu dikkate alınmalı, ayrıca mahallinde yapılan keşif sırasında tapuda Hüseyin Efendi taşınmazı olarak gösterilen sınırın hangi taşınmazlar olduğu bilirkişiler tarafından belirtildiğinden Hüseyin Efendi taşınmazı olarak gösterilen taşınmazlarla ilgili kadastro tesbit tutanağı ve dayanağı belgeler getirtilmeli, Hüseyin Efendi adına tapu kaydı olup olmadığı da sorulmalı, tapu kaydının kapsamı Hüseyin Efendi taşınmazı esas alınmak suretiyle ve diğer sınırlar da göz önünde tutularak araştırılmalı, Ayı taşı ve Karakuş sınırlarının nokta sınır bulunması ve tapu kaydının hakkı karar nedeniyle oluştuğu göz önünde tutularak tapu kaydının yüzölçümüyle geçerli olduğu esas alınmak suretiyle kapsamı belirlenmeli, bu konudaki bilirkişi sözleri komşu parsel kayıtlarıyla denetlenmeli, tenkik bilirkişiye keşfi ve uygulamayı gösteren harita çizdirilmeli, tapu kaydı başka parsellere revizyon görmüş ise revizyon gördüğü parsellere ilişkin tutanaklar da dikkate alınmalı ve kayıt kapsamında kalan kesim yönünden tapu kaydının hukuksal değerini kaybetmeyeceği gözönünde tutularak varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır. Bu yönler dikkate alınmadan yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 18.9.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.