 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1997/293
K. 1997/557
T. 5.2.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KESİN HÜKÜM
MİRAS ŞİRKETİ ADINA SÜRDÜRÜLEN ZİLYETLİK
KARAR ÖZETİ : Kesin hüküm, kamu düzenine ilişkin, bu nedenle, istek olmasa bile, mahkemece, resen gözetilmesi gerekli olumsuz dava şartlarından olup, sonraki günlü uyuşmazlıkların, önceki günlü, kesin hükme göre çözümlenmesi zorunludur.
Hal böyle olunca, davalının tutunduğu kesin hükme, miras payı ile sınırlı olmak üzere değer verilmeli, mirasçılardan birinin, ya da bir bölümünün, taşınmazda sürdürdükleri zilyetliğin tereke adına zilyetlik niteliğinde olduğu bağımsız iktisap sağlamayacağı dikkate alınarak davanın reddine, taşınmazın taraflar adına paylı olarak tesbit gibi tesciline karar verilmelidir.
(1086s. HUMK. m. 237)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 4 ada, 34 parsel sayılı 257,51 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, miras ilişkisi ve zilyetliğe dayanılarak İbrahim mirasçıları Ayşe, Orhan ve Yavuz adlarına paylı olarak tesbit edilmiştir. Orhan ve Yavuz, nizalı taşınmazı babalarının sağlığında kendilerine sattığını ileri sürerek, Ayşe adına tesbit edilen 2/16 payı dava etmişlerdir. Mahkemece; davanın kabulüne, nizalı taşınmazın davacılar Yavuz ve Orhan adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Ayşe tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın, tarafların ortak miras bırakanı 1972 yılında ölen İbrahim adına oluşturulan Nisan 1311 gün, 64 numaralı tapu kaydının kapsamında bulunduğu konusunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Tapu kayıt maliki İbrahim'in mirasçısı olan Orhan ve Yavuz, taşınmazı 7.3.1969 günlü köy senedi ile babalarından satın aldıklarını ve taşınmazın tamamında zilyet olduklarını ileri sürerek, kardeşleri Ayşe adına tesbit edilen 2/16 payın iptal edilerek, yarı yarıya adlarına tescili isteğiyle dava açmışlardır. Dosya içeriğinden, davalı Ayşe'nin kadastro tesbitinden önce 1975 yılında davacılar ile o tarihte sağ olan ve kayıt malikinin eşi olan annelerini de hasım göstermek suretiyle taşınmazdaki babasından gelen miras payına davalıların elatmasının önlenmesini istemiştir. Davalı taraf söz konusu davada da taşınmazı babalarından satın aldıkları yolunda savunmada bulunmuşlar ve bu nedenle davanın reddini talep etmişler ise de, mahkemece Ayşe'nin taşınmazdaki payına davalıların müdahalesinin önlenmesine karar verilmiş ve hüküm onanmak suretiyle kesinleşmiştir. Söz konusu hükmün dava konusu taşınmaza ait olduğu konusunda da taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Kadastro Mahkemesince, Asliye Hukuk Mahkemesinin kararının paya elatmanın önlenmesine ilişkin olması nedeniyle olayda maddi anlamda kesin hüküm oluşturmayacağı, diğer taraftan Asliye Hukuk Mahkemesi kararının kesinleştiği gün ile tesbit tarihi arasındaki dönemde de taşınmazdaki zilyetliğin Orhan ve Yavuz tarafından sürdürüldüğü, bu duruma göre davalılar yararına 3402 sayılı kadastro Kanununun 13/B-b maddesi hükmünde öngörülen iktisap koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek Ayşe payının iptali ile taşınmazın yarı yarıya Orhan ve Yavuz adına tapuya tesciline karar verilmiş ise de, hükmün dayanağını oluşturan gerekçelerde isabet bulunmamaktadır. Zira, davalıların kadastro davasına neden yaptıkları satınalma olgusu savunma olarak Asliye Hukuk Mahkemesinde de ileri sürülmüştür. Her iki davanın müddeabihi, tarafları ve dava sebebi aynı doğrultudadır. Bu nitelikteki bir dava sonucunda oluşturulan hükmün Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 237. maddesi anlamında kesin hüküm oluşturmaması için hukuki bir neden bulunmamaktadır. Orhan ile Yavuz'un Asliye Mahkemesi kararının kesinleşmesinden sonraki dönemdeki zilyetliklerine gelince: Tarafların babaları olan tapu kayıt maliki İbrahim, 1972 yılında öldüğüne göre, terekesi iştirak halinde mülkiyet olarak mirasçılarına intikal etmiştir. Mirasçılardan birisinin yada bir kaçının tereke üzerindeki zilyetlikleri miras şirketini oluşturan tüm mirasçılar adınadır. Diğer bir anlatımla bu durumda mirasçılardan bir veya bir kaçının zilyetliği, zilyetler yararına bağımsız iktisap sağlamaz. 0 halde, davanın reddi ile dava konusu taşınmazın kadastro tesbit tutanağının da yazılı olduğu üzere payları oranında taraflar adına tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken, yasal dayanaktan yoksun nedenlerle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, Ayşe'nin temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 5.2.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.