 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1997/1881
K. 1997/2998
T. 27.5.1997
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
TEREKEDE İŞTİRAK HALİ
TEREKE KARŞISINDA ÜÇÜNCÜ KİŞİ
BAĞIMSIZ YİRMİ YIL SÜREYLE ZİLYETLİK
KARAR ÖZETİ : Ortak miras bırakanın ölüm günü, tüm mirasçıların katılımı ile mirasçılar arasında yöntemine uygun bir paylaşmanın yapılmadığı dikkate alındığında, terekenin iştirak halinde bulunduğunun kabulü gerekir. Bu nedenle, hükmü temyiz eden davalılardan Arslan'ın, miras bırakanı, Ali'ye Fatma tarafından yapılan 7.1.1965 günlü devir ve temlik geçersizdir.
Ne var ki, hukuksal bir değeri bulunmayan devir ve temlikin yapıldığı gün ile, kadastro tespitinin yapıldığı gün arasında Mustafa terekesi karşısında üçüncü kişi durumunda bulunan davalı Ali ve mirasçıları yararına, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiğinin kabulü zorunludur.
Mahkemece, bu olgular dikkate alınarak Vahide mirasçısı olduğu belirlenen davacının davasının reddine, dava ve temyize konu taşınmazların tesbit gibi tapuya tesciline karar verilmelidir.
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
(743 s. MK. m. 629)
Taraflar arasında kadastro tespitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin yasal süresinde olduğun anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında dava ve temyiz konusu 73 ada, 11 parsel sayılı 310 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, Rıfat; aynı ada, 13 parsel sayılı 440 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Celil adına satın alma ile geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine; aynı ada, 12 parsel sayılı 418 m2 yüzölçümündeki taşınmaz Ali adına miras hakkına paylaşmaya kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak tespit edilmiştir. İtirazı, komisyonca reddedilen davacı Nusret, miras hakkına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece davanın kabulüne, taşınmazların Mustafa mirasçıları adlarına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Rıfat ile Ali mirasçılarından Arslan tarafından temyiz edilmiştir.
1-Arslan, dava konusu taşınmazlardan 73 ada, 13 parsel sayılı taşınmaz hakkındaki hükmü temyiz etmekte ise de, 13 sayılı parsel hakkındaki davaya yöntemine uygun katılmadığı gibi, bu parsel hakkında davası da bulunmamaktadır. Davanın tarafı olmayan hükmü temyiz edemez. Açıklanan nedenlerle, Arslan'ın 73 ada, 13 sayılı parsel hakkındaki hükme ilişkin temyiz inceleme isteğinin REDDİNE.
2- Davalıların diğer parseller hakkındaki hükme ilişkin temyizine gelince; dava ve temyiz konusu 11 ve 12 parsel sayılı taşınmazların miras bırakan Mustafa'nın zilyetliğinde iken, adı geçenin 1946 yılında ölümü üzerine karısı Fatma ile çocukları Ahmet ve Vahide'ye kaldığı, mirasçıları arasında yapılan paylaşmada temyiz konusu taşınmazların Ahmet payına düştüğü, Ahmet'in 1951 yılında karısız ve çocuksuz olarak ölümü üzerine mirasının kız kardeşi Vahide ile anası Fatma'ya kaldığı, taşınmazların böylece Fatma'nın zilyetliğine geçtiği, Fatma tarafından 7.1 .1965 tarihinde düzenlenen noter senedi ile taşınmazların zilyetliğinin Fatma'nın diğer kocası İbrahim'den olma oğlu Ali'ye devredildiği, bu zilyetlik devri sözleşmesine mirasçı Vahide'nin katılmadığı ve Fatma tarafından Ali'ye yapılan zilyetlik devrinin bu nedenle geçersiz olduğu ve Ali tarafından da taşınmazların değişik tarihlerde davalı tarafa satıldığı; ancak Ali'nin zilyetliği devralması geçersiz olduğundan, bu satın almaların davalılar yararına sonuç doğurmayacağı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, Fatma'nın 7.1.1965 tarihinde Ali'ye yaptığı devir geçersiz olmakla birlikte kadastro tespiti Temmuz 1985 tarihinde yapılmıştır. Bu durumda Ali'nin zilyetliğinin başladığı gün ile kadastro tespitinin yapıldığı tarih arasında 20 yıllık iktisap zamanaşımı süresi geçmiş bulunmaktadır. Bu durum karşısında, Ali'nin zilyetliği devir almasına esas olan sözleşme geçersiz ise de, zilyetliğin başlangıç tarihinden itibaren kadastro tespitinin yapıldığı güne kadar 20 yıllık zamanaşımı süresi geçmiştir. Davalı taraf Ali'den devren gelen zilyetliğe dayanmış bulunmaktadır. Bu durumda, eklemeli zilyetlikle iktisap koşullarının davalı taraf yararına gerçekleştiğinin kabulü zorunludur. Öte yandan davacı Nusret dava ve temyiz konusu taşınmazlarda Ali'nin zilyetliği sebebiyle Vahide mirasçısı olarak kendilerinin haklarının bulunmadığını örneği dosyada bulunan 10 sayılı parselle ilgili kadastro tutanağında açıkça belirtmiş ve tutanağı imzalamıştır. Mahkemece bu yönler. göz önünde tutularak, Vahide mirasçısı olan davacının davasının reddine ve taşınmazların tespit gibi tapuya tesciline karar verilmesi gerekirken değerlendirmede yanılgıya düşülmek suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 27.5.1997 gününde oybirliği ile karar verildi.