 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1996/6780
K. 1996/9067
T. 11.11.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ÇİFTE TAPU
HANGİ TAPU KAYDINA DEĞER VERİLECEĞİ
KARAR ÖZETİ : 1-Tarafların dayandığı tapu kayıtlarının dava konusu taşınmazı kapsadığı, bir başka deyişle içiçe girdiği dosya kapsamıyla belirlenmiştir.
2- Kural olarak çifte tapu halinde önceki günlü, doğru temele dayanan, hukuksal değerini yitirmeyen kayda değer verilmesi zorunludur.
3- Nevarki, somut olayda, davacı Hazine, Temmuz 1932 tarih ve 38 sayılı sicilden gelen Mayıs 1988 günlü, 68 sayılı tapu kaydını İbrahim oğlu Mustafa mirasçısı olarak kayden intikal ettirmeden önce, Ekim 1959 gün ve 141 sayılı tapu kaydı ile taşınmazı 7367 sayılı Yasa uyarınca davalı tarafın satıcısı Belediyeye devir ve temlik ettiği, Hazinenin taşınmaz üzerinde kayda dayalı bir hakkı kalmadığı saptanmıştır. Bu durumda Hazinenin tutunduğu önceki günlü kayda değil, davalı tarafın dayandığı sonraki günlü kayda değer verilmesi zorunludur.
(3402 s. Kadastro K. m. 13)
Taraflar arasındaki kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 102 ada, 2 parsel sayılı, 2615,98 m2 yüzölçümündeki taşınmazın tesbiti muhtesatlar da belirtilerek, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 5. maddesi uyarınca malik hanesi açık bırakılmak suretiyle yapılmıştır. Tesbitten önce Asliye Hukuk Mahkemesinde Hazine tarafından Zeki ve paydaşları aleyhine açılan müdahalenin önlenmesi davası, görevsizlik kararı ile Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. İbrahim, taşınmazda bir bölüm yeri davalılardan satın aldığını ileri sürerek davaya katılmış; Ayşe ve paydaşları da davaya dahil edilmişlerdir. Mahkemece, Hazinenin davasının kabulüne, dava konusu 102 ada, 2 sayılı parselin davacı Hazine adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar Zeki ve paydaşları vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava konusu taşınmazın, kaçak ve yitik kişilerden kanunlar uyarınca Hazineye kalan yerlerden olduğu, Hazinece taşınmazın iskan yoluyla Hacı İbrahim oğlu Mustafa'ya tahsis ve temlik edildiği, temlik sonucunda Temmuz 1932 gün, 38 sayılı tapu kaydının oluşturulduğu, kayıt maliki Hacı İbrahim oğlu Mustafa'nın 1941 yılında ölümü üzerine başka mirascı bırakmadığından terekesinin miras yoluyla Hazineye intikal ettiği, öte yandan Hazinenin dava konusu taşınmazı diğer 465 parça taşınmaz ile birlikte 7367 sayılı Yasa gereğince Belediyeye devir ve temlik etmesi sonucu, Belediye adına Ekim 1959 gün ve 141 sayılı tapu kaydının oluşturulduğu, Belediye adına tapu kaydı oluşturulurken Hacı İbrahim oğlu Mustafa adına oluşturulan tapu kaydı ile bağlantı kurulmadığı, böylece taşınmaz hakkında biri Temmuz 1932 gün, 38 sayılı, diğeri de Ekim 1959 gün, 141 sayılı olmak üzere iki ayrı tapu kaydı meydana geldiği, her iki tapu kaydının da dava konusu taşınmazı kapsadığı, Belediye tarafından Ekim 1959 günlü, 141 sayılı tapuda adına kayıtlı taşınmazı davalı Mahmut'a satarak devrettiği ve taşınmazın Ağustos 18.8.1980 günlü, 185 sayılı tapu ile Mahmut'a da intikal ettiği, Hazinenin ise daha sonra mahkemeden aldığı mirasçılık belgesine dayanarak Hacı İbrahim oğlu Mustafa adına yazılı Temmuz 1932 tarih ve 38 sayılı tapu kaydını Mayıs 1988 gün ve 68 sayılı tapu ile kendi adına intikal ettirdiği dosya içeriği ile belirlenmiştir. Mahkemece her ne kadar Hazinenin tutunduğu Temmuz 1932 gün ve 38 sayılı sicilden gelen Mayıs 1988 gün ve 68 sayılı tapu kaydının daha eski tarihli olduğu ve doğru esasa dayandığı gerekçe gösterilerek bu tapu kaydına değer verilmek suretiyle hüküm kurulmuş ise de, Hazine, İbrahim oğlu Mustafa'nın 1941 yılında ölümü ile adı geçenin mirascısı olmuş ve taşınmazı kendi adına kayden intikal ettirmeden önce Ekim 1959 gün ve 141 sayılı tapu ile Belediyeye devretmiştir. Belediyeden de kayıt, davalı Mahmut adına intikal etmiştir. Bu durumda, Hazinenin taşınmazda daha eski tarihli tapu kaydına dayanan bir hakkı kalmamıştır. Hal böyle olunca, Hazineye ait daha eski tarihli tapu kaydına değil, davalının tutunduğu yine Hazinenin temliki ile oluşturulan kayıttan gelen sonraki tarihli davalı tapu kaydına değer verilmesi gerekir. Bu yönler dikkate alınmadan ve değerlendirmede yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 11.11.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.