 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1996/4517
K. 1996/7513
T. 23.9.1996
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
- SENEDE KARŞI SENETLE KANITLAMA
YÜKÜMLÜLÜĞÜ
KARAR ÖZETİ Davacı taraf tapuda kayıtlı olmayan dava ve temyize konu taşınmazların, 5.2.1 943 günlü noterce düzenlenen senetle davalı tarafın miras bırakanı Ahmet'e rehnedildiğini öne sürerek dava açmıştır. Davalılar taşınmazları satın aldıklarını savunmuş iseler de, davacı iddiasının aksini, aynı nitelik ve içerikte bir belgeyle kanıtlayamamışlardır. Mahkemece bu olgu dikkate alınarak davanın kabulüne karar verilmelidir.
(1086 s. HUMK. m. 290)
(3402 s. Kadastro K. m. 14)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında temyiz konusu 101 ada, 20 parsel sayılı 4254 m2 ve 114 ada, 6 parsel sayılı 2693 m2 yüzölçümündeki taşınmazlar, ayrı vergi kayıtlarına, satın almaya ve miras yoluyla geçen kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak Ahmet mirasçıları Fehim ve paydaşları adına tesbit edilmiştir. Davacı Mahmut, taşınmazların davalılarla ortak miras bırakanları İslam'dan kaldığını, İslam tarafından davalıların miras bırakanı Ahmet'e satılmadığını, davalıların ve miras bırakanları Ahmet'in zilyetliklerinin fer'i nitelikte olduğunu öne sürerek, taşınmazların İslam'ın tüm mirasçıları adına tapuya tescili istemiyle dava açmıştır. Mahkemece davanın reddine, taşınmazların davalılar adına payları oranında tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı tarafın dayandığı rehin senedinin, rehin sözleşmesinde öngörülen sürenin bitmesinden sonra taşınmazları rehneden İslamın geri almamış olması nedeniyle rehnin satışa dönüştüğü, davalı taraf yararına tesbit gününde taşınmaz edinme koşullarının gerçekleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de, delillerin takdiri dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Tesbite esas alınan tarafların dayandığı rehin senedinin, dava konusu taşınmazları kapsadığı, ortak miras bırakanı İslam tarafından davalıların miras bırakanı Ahmet, 5.2.1943 tarihli noter senedi ile rehin edildiği, 9 yıllık rehin süresinin bitiminden sonra İslam tarafından geriye alınmadığı dosya kapsamı ile anlaşılmaktadır. Taşınmazlar tapusuz olduğuna göre, İslam'ın rehin senedinden sonra davalı tarafa satışla bulunması rehin senedi içeriği gereğidir. Ne varki İslam, sağlığında taşınmazları davalı tarafa satmamıştır. Rehin özleşmesi resmi şekilde yapıldığına göre, satışın da aynı kuvvette bir delille kanıtlanması zorunludur. Davalı taraf, satış olgusunu açıklandığı biçimde kanıtlayamamıştır. Resmi senede karşı bilirkişi ve tanık sözlerine değer verilemez. Taşınmazların maliki İslam'ın ölüm tarihinden sonra davalı tarafın sürdürdüğü zilyetlik, mirasçı sıfatı ile olup iktisap sağlamaz. Bu durumda, dava konusu taşınmazların İslam'ın mirasçıları belirlenerek mirasçıları adına tesciline karar verilmesi gerekir. Bu nedenlerle davacının temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 23.9.1996 gününde oybirliğiyle karar verildi.