 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1993/3911
K. 1995/1616
T. 16.2.1995
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
KADASTRO TESBİTİNE İTİRAZ
DELİLLERİN TOPLANMASI
KEŞİF GİDERLERİ
VEKALETNAMENİN İBRAZI
RE'SEN DAVETİYE GÖNDERİLMESİ
KARAR ÖZETİ: Davada, dayanılan hukuksal nedenin temelini oluşturan zilyetlikle ilgili davacı delilleri, sorulup saptanmalı, göstereceği deliller toplandıktan sonra, davacı hakkında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi hükmünün uygulanabileceği, vekilin vekaletnamesini ibraz edebilmesi için Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 61. Maddesi hükmü dikkate alınmalıdır.
(3402 s. Kadastro K. m. 36)
(1086 s. HUMK. m. 61)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan ve dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında 44 parsel sayılı 11666 m.2 yüzölçümündeki taşınmaz, 21 parsel sayılı taşınmazın vergi kaydı yüzölçümü fazlası olarak davalı Hazine adına tesbit edilmiştir. Davacı Nuri, vergi kaydına ve zilyetliğe dayanarak dava açmıştır. Mahkemece, davanın 3402 sayılı Kadastro Kanununun 36. maddesi gereğince reddine, taşınmazın davalı Hazine adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Nuri vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, davacının muhtıra tebliğine rağmen gerekli keşif giderlerini yatırmadığından söz edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, davacı zilyetliğe dayanarak dava açtığına göre iddiasının kanıtlanması yönünden delillerin sorulması, zilyetlik delili bildirdiği takdirde toplanması, tanık gösterdiği takdirde tanıkların mahallinde dinlenmesi zorunludur. Mahkemece, davacıdan zilyetlik konusundaki delilleri sorulup belirlenmeden keşif kararı verilmesi doğru değildir. Böyle bir ara kararına dayanılarak tebliğ edilen muhtıra hukuki sonuç doğurmaz. Kaldı ki, ara kararında belirtilen keşif gününde hava muhalefeti nedeniyle keşfe gidilemediği de dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Diğer taraftan, 25.5.1993 günlü oturumda davacı vekili olarak duruşmaya katılmak isteyen Bekir'in vekaletnamesinin bulunmaması sebebiyle duruşmaya kabul edilmemiş ise de, adı geçen vekilin 25.5.1993 günlü hakim havalesi ile vekaletnamesini dosyaya ibraz etmiş bulunmaktadır. Bu vekaletnamenin duruşmadan sonra dosyaya konulduğu da belgelendirilmemiştir. Kaldı ki, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 61. maddesine göre davada vekil olarak bulunmak isteyen kimsenin mahkemeye kabul edilmesini engelleyen bir durum bulunmadığı takdirde müvekkile bu durumdan söz edilmek suretiyle bir defaya mahsus olmak üzere re'sen davetiye gönderilmesi gerekir. Mahkemece sözü edilen usul hükmü de gözönünde tutulmamıştır. O halde, usul ve yasaya uygun olmayan nedenlerle davanın reddine karar verilmesi isabetsiz olduğundan davacının yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), 16.2.1995 gününde oybirliğiyle karar verildi.