 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1991/9409
K. 1994/951
T. 10.2.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
İTİRAZ
DAVA EHLİYETİ
ÖZET 3402 sayılı Kadastro Kanununun uygulamasında "itiraz" sözcüğünü, geniş anlamda dava olarak algılamak gerekir. Gerek doktrinde ve gerekse uygulamada en kısa tanımıyla, dava sübjektif bir hakkı ihlal edildiği kanısında bulunan kişi ya da kurumun yargı yerinden himaye istemesi olarak tanımlanmaktadır. Öte yandan, mer 'aların çıplak mülkiyeti Hazineye ait ise de, mahalle bireylerinin yararlanma haklarının varlığı tartışmasızdır. Bu olgular eşliğinde davacıların çekişmeli taşınmazların mer 'a olduğunu öne sürerek itiraz ettikleri dikkate alındığında bütün unsurları içinde olmak üzere dava ehliyetlerinin ve davada yararlarının bulunduğu kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların gösterdiği deliller toplanarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekir.
(3402 5. Kadastro K. m. 9, 16, 17)
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan daya sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin kanuni süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki belgeler okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında; 787 parsel sayılı, 10300 m2. yüzölçümündeki taşınmaz imar ve ihya sonucu oluşan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanılarak davacı Bayram; 788 parsel sayılı, 10600 m2. yüzölçümündeki taşınmaz da aynı sebeplerle İbrahim ve Etem adlarına tesbit edilmiştir. Dörtdivan Çavuşlar Mahallesi halkı adına S. Ahmet ve arkadaşlarının taşınmazın öncesinin mera olduğuna dair itirazları komisyonca kabul edilerek taşınmazların davalı Hazine adına tesbitine karar verilmiştir. Davacılar Bayram ve İbrahim vergi kaydına, imar ve ihya ile oluşan kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmışlardır. Mahkemece, mahalle halkının tüzel kişiliği olmadığından itirazın yok sayılmasına, taşınmazların tesbit malikleri adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Taşınmazların davacılar adına yapılan tesbitine itiraz eden kişilerin mahalleyi temsilen yetkileri olmadığı, bu nedenle tesbitlerin kesinleştiği gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuştur. Nevar ki, tesbite itiraz edenler taşınmazların mera olduğunu ileri sürerek itiraz ettiklerine göre, meradan yararlanma hakları vardır. Yararlanma hakkı bulunan kişilerin ise tesbite itiraz etme haklarının bulunduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki, tesbite itirazda nitelik aranmaz. Komisyonca yapılan incelemede taşınmazların öncesinin mera olduğu, ancak tarım arazisine dönüştürüldüğü gerekçe gösterilerek Hazine adına tesbitine karar verilmiş, tesbit malikleri de Hazineyi hasım göstermek suretiyle dava açmışlardır. Şu hale göre, davacılar ile taşınmazın çıplak mülkiyetinin sahibi Hazine arasında uyuşmazlık doğmuş bulunmaktadır. O halde, tarafların iddia ve savunmalarında gösterdikleri delillerin toplanması işin esasının incelenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin yazılı biçimde hüküm kurulması isabetsiz, davalı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğu gibi kabule göre de komisyon kararına karşı dava açmayan tesbit maliklerinden Ethem yönünden komisyon kararının kesinleştiği gözönünde tutulmaksızın dava konusu olmayan Ethem hakkındaki komisyon kararının iptaline karar verilmesi dahi isabetsiz, Hazinenin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 10.2.1994 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava konusu taşınmazın tesbitine, Çavuşlar Mahallesi halkı adına itiraz edilmiştir. Mahalle topluluğunun tüzel kişiliği olmadığı gibi mahalle adına itiraz yetkileri de bulunmamaktadır. Kaldı ki bir davada taraf yeteneğinin de aranması gerekir. Tapulama tutanağına itiraz için aranması gereken şartlardan biridir. Medeni haklardan yararlanma başka bir anlatımla, istifade yeteneğine sahip olmayan bir gerçek ya da tüzel kişi Medeni Kanunun 8. ve 46. maddeleri hükümlerince davada taraf olamaz. Aynı biçimde de tapulama tutanağına itiraz edemez. Tüzel Kişiliği olma yan birmahalle topluluğu mahalle adına itiraz edemez. Bunun gibi bir ölü adına da itiraz mümkün değildir. Medeni Kanunun 27. maddesi hükmünce kişilik ölümle sona erer. Ve kişilik sona erince de medeni haklardan istifa mümkün olamaz. Bu nedenle tapulama tutanağına itiraz şartlarının mevcut olması gerekir. Bu, aynı zamanda bir kimsenin davayı izleme yeteneğidir. Bu nitelikleri taşımayan bir kimse tarafından açılan davalar da dinlenmez. Bu nedenlerle ve mahkeme kararında yazılı gerekçelere göre usul ve yasaya uygunolan kararın onanmasıdüşüncesinde olduğumuzdan çoğunluk görüşüne katılmıyoruz.
Günay KAYNAK Gazi ARIKAN
Üye Üye