 |
T.C.
YARGITAY
7. Hukuk Dairesi
E. 1991/10086
K. 1994/243
T. 3.2.1994
Yargıtay içtihatları bölümü
Yargıtay Kararı
ESKİ HUKUKUMUZ
MAHLULAT KAYDI
KOMŞU PARSEL KAYITLARI
ÖZET Davacı Hazinenin dayandığı mahlulat kaydı, iktisap nedenlerini gösterecek biçimde, yerel tapu sicil müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü 'nden getirtilmeli, kapsamı, çekişmeli taşınmaza sınırda komşu parsellerin kadastro tesbit tutanakları ve varsa dayanak kayıtları, itirazlı iseler dava dosyaları da getirtilerek yerel bilirkişi sözleri denetlenip belirlenmelidir. Dava konusu taşınmaz mahlülat kaydının kapsamında kaldığı takdirde "mahlülat kaydının" eski hukukumuzda miri arazinin, Hazinece kişilere tapu ile tefrizinden sonra aynı arazinin tekrar Hazineye geçmesini ifade edeceği, mahlül arazinin hangi koşullardaHazineye geçeceği dikkate alınmalı, Arazi Kanunnamesinin 78,3402 sayılı Kanunun 18/2. maddeleri de gözönüne alınarak toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
(3402 s. Kadastro K. m. 18/2)
(Kanunname-İ Arazi (7 Ramazan 1274 Ta.) m. 781
Taraflar arasında kadastro tesbitinden doğan dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay'ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteminin yasal süresinde olduğu anlaşıldı, tetkik raporu ve dosyadaki kağıtlar okundu, gereği görüşüldü:
Kadastro sırasında; 45 parsel sayılı, 15240 yüzölçümündeki taşınmaz, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine, bağışlamaya dayanılarak davalı Adile adına tesbit edilmiştir. itirazı, komisyonca reddedilen davacı Hazine, mahlülat kaydına dayanarak dava açmıştır. Mahkemece; davanın reddine, taşınmazın davalı Mustafa kızı Adile adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın davacı Hazinenin dayandığı Ağustos 1332 gün ve 11 sayılı mahlülat kaydının kapsamı dışında kaldığı, davalının zilyetliğinin tesbit gününe kadar kazandırıcı süreye ulaştığı gerekçe gösterilerek hüküm kurulmuş ise de yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm kurulması için yeterli değildir. Hazinenin dayandığı mahlülat kaydı 4800 dönüm yüzölçümünde olup sınırları kaydında gösterilmiştir. Bu kayıt, edinmesini de gösterir biçimde Tapu Sicil Müdürlüğü ile Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'nden ayrı ayrı getirtilmemiştir. Komşu parsellerin kadastro tutanak ve dayanakları, tutanak özetleri getirtilmiş ise de tutanakların onaylı suretleri, dava konusu iseler dava dosyaları getirtilip incelenmemiştir. 4800 dönüm yüzölçümündeki mahlülat kaydının kapsamı açık ve seçik biçimde belirlenmemiştir. Mahlülat; eski hukukumuzda miri arazinin, Hazinece kişilere tapuyla tefvizinden sonra aynı arazinin tekrar Hazineye geçmesini ifade eder. Mahlül arazinin tekrar Hazineye geçmesi, taşınmazın kişilere tefvizinden sonra aynı taşınmazın mutasarrıfının mirasçı bırakmadan Ölmesi ya da arazinin muayyen süre ile özürsüz olarak kullanılmaması gibi sebeplerle olabilir. Arazi kanunnamesinin 78. maddesi uyarınca, miri arazi koşullarının varlığı halinde, zilyetlik yoluyla mülk edinilebilir. Kişinin mirasçı bırakmadan ölmesi halinde ise mirası Hazineye intikal eder. 3402 sayılı Kadastro Kanununun 18/2. maddesi uyarınca Hazineye intikal eden malların zilyetlik yoluyla kazanılması mümkün değildir. Bu durumda, öncelikle Hazinenin dayandığı Ağustos 1332 gün ve 11 sayılı mahlülat kaydı ve varsa dayanakları kayıtlar tüm özelliklerini ve mahlüliyet nedenini gösterir biçimde getirtilmeli, dava konusu taşınmazı dıştan çevreleyen taşınmazlara ait kadastro tutanak ve dayanakları kayıtlarının, dava konusu iseler dava dosyalarının getirtilmesi ve bunların birleşik haritası yaptırılmak suretiyle yaşlı ve tarafsız bilirkişi aracılığı ile mahlülat kaydı usulüne uygun olarak uygulanmalı, keşfi izlemeye olanak verecek biçimde harita tanzim ettirilmeli, bu biçimde yapılacak keşif ve araştırma sonucuna taşınmazın Hazinenin dayandığı kaydın kapsamında kalması halinde yukardaki ilkeler, arazi kanunnamesi ve 3402 sayılı Kadastro Kanununun hükümleri gözönüne alınmak suretiyle taşınmazın hukuki durumu değerlendirilmeli, taşınmaz kaydın kapsamı dışında kalması halinde davalının savunması gözönüne alınarak sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece, bu biçimde araştırma yapılmadan hüküm kurulması isabetsiz, davacı Hazinenin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 21.1.1994 gününde oybirliğiyle karar verildi.